TOPLUMUN YÜZ KARASI : TÖRE CİNAYETLERİ….

tore_cinayet-1.jpg

“Akıllı ve iyi niyetli insanlara özgü bir ada olması için neler vermezdim; öyle bir yer olsa ben bile vatansever kesilirdim.”
Albert EINSTEIN

Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı “Töre ile Namus Cinayeti Raporu” nu hazırlamış bulunuyor. Buna göre 71 ili kapsayan araştırmada 2002 yılında 150 tane olan töre cinayeti 2007 de 220 ye yükselmiştir. Töre cinayetlari kıygınları yalnız kadınlar değil, bunların içinde erkekler de var. Cinayetlerin yüzde 9 unu çocukların işlediği saptandı. Sanıklar daha çok 19 – 35 yaş arasında bulunuyor. Cinayetleri işleyenlerin cezaevlerinde birer kahraman gibi karşılandığı, pişmanlık duymadıkları belirlenmiş.

Son 5 yılda İstanbulda 167, Ankarada 144, İzmirde 121 töre cinayeti işlenmiş. Bu illeri Diyarbakır 99, Bursa 58, Antalya 46, Aydın 38, Kayseri 34, Samsun 32, Sakarya 30 cinayet sayısıyla izliyor. İstanbulda 2007 de, 2006 ya göre gerçekleşen töre cinayetleri sayısının iki kat artması, kentte her hafta en az 1 kişinin bu tür cinayete kurban edildiğini gösteriyor. Cinayetleri işleyenler daha çok Doğu ile Güneydoğu kökenli.

Raporun bize verdiği rakkamlar sarsıcıdır. Ama burada asıl yerinilecek konu ekinimiz (kültürümüz) içinde “Töre” denilen bir öğenin bulunmasıdır. Çünkü “Töre” dediğimiz bu ekin öğesi içinde bulunan bir çok çarpık düşünce sonucu bu cinayetler işlenmektedir.

Daha da korkulu olan, işlenmiş kusurların cezalarının devletin kolluk güçleri ile hukuku dışında tutularak, aile meclislerince verilen hükümler doğrultusunda, bu meclislerin görevlendirdiği kişilerce uygulanmasıdır. Bu bir karmaşa (chaos) belirtisi olup devletin devreden çıkarılması yüzünden, bir çaresizliği de anlatmaktadır.

Cinayet işleyip mahkum olanların “cezaevlerinde birer kahraman gibi karşılanmaları” Töre fikrinin sanıldığının tersine çok daha geniş bir kitleyi ilgilendirip, yeğ tutulduğunu gösterir.

Diyoruz ki, bir çok devrimler yapıp batı uygarlığı düzeyine çıktık.

Eğer böyleyse “Töre” fikri ile bunun sonucu işlenen, sayıları da gittikçe artan cinayetleri nasıl açıklayabiliriz?.. Toplumumuzun bu görüntüsüyle, Avrupa Birliğine (AB) girme çabası acaba olumlu bir sonuca ulaşabilir mi?..

Mademki batılılarla birlikte olmak istiyoruz; toplum olarak ekinimizle onların standartları içinde olmamız gerekmez mi?..

Bizim batılılar tarafına geçip, demek ki empati yapıp, bu haliyle görüntümüze bir kez bakmamız gerekir. Belki ekinimizin bu aksayan yönüyle, batı uygarlığı ile uyum sağlayıp sağlayamayacağına böylece karar verebiliriz. Bu kararın olumlu olacağı kanısında olamayız. Çünkü bizim tarafımızda olup bitenlerin batılı aklının alamayacağı şeyler olduğu açıkça ortadadır. Onlar bu durumu hayretle izliyor olmalıdırlar.

Düşünün bir kez vatandaşları devletin yetkesini hiçe sayıp, kendileri mahkemelerin yerini alarak bir takım idam hükümleri verip, bunları görevlendirdikleri kişilerce uygulatıyorlar!.. Bu gidiş te toplum içindeki oldukça geniş bir kesimce olumlu karşılanıyor!.. Bunu hangi akıl, hangi mantık onaylayabilir?..

Öyle görünüyor ki, durumu sadece düzenlenen bir takım raporlarla saptamayla yetinmeyip, ekinimizdeki bu çarpık yönün, bir an önce düzeltilmesi gerekmektedir

Bu nasıl olur?.. Derseniz…

Yönetimde olanların çözümleri bilip, uygulamaya geçmeleri gerekir… Deriz.

———————————————-

Bakın 2009 Türkiyesi Mayıs ayında neler oldu?… Bütün bunlar feodal yapıda, töre adına yapılıyor :

Mardin ilinin Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyü önceki gece (4 Mayıs 2009 da) cumhuriyet tarihinin en büyük katliamına sahne oldu. 32 haneli 225 nüfuslu köyde yaşayanların çoğu Çelebi ailesindendi. Eski muhtar Cemil Çelebi’nin evinde kızı Sevgi Çelebi ile Diyarbakırlı Habip Arı’nın nişan töreni vardı. Dini usullerle yapılan tören sırasında kadınlar ile erkekler ayrı odalarda namaz kılıyordu. Korucuların büyük bir bölümü köy dışında görevdeydi.

Yüzleri maskeli 5 – 6 kişilik bir saldırgan gurubu kaleşnikof tüfeklerle evi bastı. Önce erkekleri kurşuna dizdi. Arkasından öteki odaya geçip kadın ile çocukları mermi yağmuruna tuttular. Saldırganlar yaralanıp yere düşen, ama kıpırdayanların üzerine tekrar ateş etti. Onbeş dakika süren katliamdan sonra saldırganlar kaçtı.

Nişan törenine katılan 47 kişiden, damat ile gelinin de içlerinde olduğu, 44 kişi ölmüştü.Yaralı üç kişi vardı. Ölenlerden 16 sı kadın, 6 sı çocuktu. Ölen kadınlardan üçü hamileydi.

(6 Mayıs 2009 Çarşamba tarihli Posta Gazetesinden)

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>