“Matematiksel açıklamalar ve yöntemler kullanılmadan yapılan hiçbir araştırmaya bilimsel denemez.”
Leonardo Da Vinci
“Aptallar, eski olayları hatırlamayı, bir bilim sayarlar.”
Max Karl Ernst Ludwig Planck
Bu günkü tıbbın gerçekte ne matematikle, ne de bilimsel yöntemlerle pek ilgisi yok gibi görünüyor. Bu yapısıyla tıp bilim olmayan bir disiplin görünümündedir. Ama konusu, insan ile onun sağlığı olduğu için bilim tanımına yakın gelir.
Çünkü Pozitif Bilimin konusu doğa olayları (Tanrının yarattıkları) ile bunları yöneten yasaların ne olduğunu araştırmaktadır. Hiç kuşku yok ki, evren içinde gelişmekte olan bütün olguların gerçekte ne olduğu, nedenleri, ne içinleri araştırılıyor. Bu çaba, atomların davranışlarından, evrenin en ücra köşelerinde gelişmekte olan olayların, içinde biyolojik olgular da olmak üzere, bütün evren konusunda bilinemiyenlerin araştırılıp, gerçeklere ulaşma çabasıdır.
Bilimin kapsamı söz konusu olduğunda, şöyle demek olanağımız vardır : “Pozitif bilim, bilinen ya da bilinmeyen, fakat bilinmesi gerekip bilinebilecek olan tüm evreni kapsamaktadır. Gerçekten de bu gün, kavramı ile kapsamı için hiç bir şey bilmediğimiz, ama yarın karşımıza çıkabilecek olan her şey pozitif bilimin kapsamı içindedir.”
Bütün bunlardan anlaşılacağı gibi, “Pozitf bilimin konusu ile görevi, doğada gelişip gitmekte olan olayların, bağlı ya da bağımlı oldukları doğa yasalarını bulmak, bu zoru başarmaya çalışmaktır.” Bunu, pozitif bilim konusunda bizim yaptığımız sade bir tanım olarak alabilirsiniz.
Gerçi fizyolojide cebir ile aritmetiğin kullanıldığı söylenebilir. Araştırmalarda istatistik hesaplamaları iş görür. Farmakolojide diferansiel denklemler kullanılır. Kardiyolojide de matematikten yararlanılabilir. Ama bunlar bazı ölçümleri yapabilmek için kullanılır. Yapılan araştırmalarda kullanılan yöntemin özü olarak öngörülmezler.
Bunlar yapılırken tıpta gerçekten de bilimsel yöntemler ile kurallar kullanılıyor mu?.. Buna bakmak gerekir. Çünkü yolu boyunca elbette matematikten yararlanma bazan kaçınılmaz olabilir. Bu tıpta “rutin” anlamda matematik kullanıldığını ya da matematiksel olarak düşünülerek çalışmaların yönlendirildiğini, araştırmaların yapıldığını göstermez. Ama gene de, bunlar matematiğin tıpta pek az da olsa kullanıldığını anlatıyor. Böylece tıbbi araştırma alanına matematiğin girmesi, belki de kolaylaşmış olabilecektir.
Önce bilimsel yöntemlerin neler olduğuna bir göz atmak gerekir.
Pozitif Bilimlerde, yeni bir bilgi edinmek için kullanılan yaklaşım biçimi yöntemdir. Bilim adamları bu yöntemle, zaman içinde bilgilerin üst üste konulmasıyla evrendeki olayların doğru, güvenilir bir betimlemesini yapmayı amaç edinirler. Bu arada, “olsa-olsa=tatonement” ile “deneme–yanılma” adını verebileceğimiz yöntemlerin pozitif bilimlerde, hem yeri hem de ilgileri yoktur, Adı geçen bu yolları pozif bilimler kullanmaz. Kullanıyorsa, bilim olma niteliğini yitirir. Bilimsel yöntem, en basit haliyle şu biçimde özetlenebilir :
● Evrendeki bir olayın (fenomen) gözlemlenmesi.
● Bu olaya ilişkin, gözlemler ile tutarlı, ancak kesin olmayan, varsayım (hipotez) adı altında deneysel bir açıklama getirilmesi.
● Varsayımın kestirimlerde bulunmak için kullanılması.
● Kestirimlerin deneylerle ya da ek gözlemlerle sınanması. Sonuçlar ışığında varsayımda gerekli değişikliklerin yapılması.
● (3) ile (4) üncü adımların varsayım ile deney arasında tutarsızlık kalmayıncaya kadar yinelenmesi
Tam tutarlılık sağlandığı zaman varsayım, gözlemlerin açıklanabilir yeni akıl yürütmelerin yapılabileceği bir kuram (teori) haline gelir. Böylelikle, bir olay türünü açıklayan kolay anlaşılabilir, tutarlı bir önermeler kümesi oluşturulmuş olunur. Yöntem uygulandığı sırada, ortama matematiksel mantık egemendir. Ayrıca yöntemin kullandığı dil matematik dilidir. Yönteminde matematik dilini kullanmayan hiç bir disiplin pozitif bilim niteliğini taşımaz. Ama, matematiğin kendisi bir bilim dalı değildir. Matematik, pozitif bilimlerin yöntemlerinde kullanılan bir araç, bir disiplindir.
Matematik soyut düşünebilme yeteneğini bize verir. [Madem ki pozitif bilimlerin yöntemlerinde matematiği kullanmak zorundayız. O halde, "Tanrının da mantığında matematik saklıdır", kestirimini yapabilirmiyiz?!...]
Ayrıca;
Pozitif Bilimselliğin Ölçütleri Neler Olabilir?… Dersek :
● Her bilim dalının kendine özgü bir konusu olmalıdır.
● Bu konular Tanrının yarattıklarıyla ilintili, onları yöneten yasalarla ilgili olmalıdır.
● Bilimsel çalışmalar, bilimsel yöntemle yapılmalıdır.
● Bilimsel sonuçlar güvenilir olmalıdır.
● Bilimsel sonuçlar bir kişi ya da grubun tekelinde olmamalıdır.
● Bilim nesnel (objektif) olmalıdır.
● Bilim eleştiriye açık olmalıdır.
● Bilim genelleyici olmalıdır.
● Bilim akıl ile mantığa dayanmalıdır.
● Bilimin amacı, bilimsel yasa ile kurallara ulaşmak olmalıdır.
Pozitif Bilim, yöntemini kullanarak vardığı sonuçları açıkladığı zaman, bu sonuç hiç değişmez mi?.. Daha doğru sonuçlar elde edildiğinde elbette değişebilir. Ancak bu değişim aralığı, belki yüzyılla ölçülebilen, çok uzun bir zaman dilimini kapsar.
Yukardaki anlatımda görüldüğü gibi, “olsa-olsa” ile “deneme-yanılma” yöntemleri bilimsel yöntemler değildir. Ama tıbbın kullandığı yöntemlerin neredeyse tamamı bunlardır. Bu yüzden de tıpta yaklaşık beş yıl arayla görüş (concept) değişikliğ olur. Bu görüş değişikliği ilkinin tam aksi yöndedir. Bu gün ak denilene yarın kara denebilir.
Ardından da “Tıpta kesinlik yoktur.” tümcesi sıkça kullanılır. İyi de, bilimde nasıl kesinlik olmaz?.. Bunun anlamı : “şimdi söylediklerim doğru olmayabilir, doğrunun ne olduğunu ben de bilmiyorum. Doğru olanı kimbilir ne zaman öğrenip, söylerim.” değil midir?..
Mantıklı biri olarak, insan sağlığını ilgilendiren konularda bu görüşe dayanılıp, nasıl karar verilebileceğini, bunun sonucunun ne kadar doğru olabileceğini, insanlığın bundan ne kadar yararlanabileceği konusunu, okurun düşüncesi ile uz görüsüne bırakıyorum.
Matematiğe gelince… Tıpta hiç bir olayın ya da elde edilen sonucun matematik açıklaması yoktur. Olamaz da. Çünkü kullanılan yöntemler matematik düşünceyi içermediği gibi, buna gereksinme de duyulmaz.
Tıpta bilgi, usta-çırak ilişkisi ile aktarımı içinde kuşaktan kuşağa, doğrusuna yanlışına bakılmadan devredilip gider.
Böyle bir disipline “Bilim”, içinde çalışanlara da “Bilim Adamı” deme olanağı hiç var mıdır?..
Ama deniyor!.. Bu bir tür kendini aldatmaca olsa gerektir.
Bu aldatmacadan sıyrılıp, tıpta yapılacak araştırmalarda, eski kullandığı işe yaramaz yöntemleri bırakıp, Pozitif Bilimin kullandığı yöntemleri kabullendiği zaman, tıp bir tür sanat olmaktan çıkıp bilim kimliğine kavuşacaktır. Böylece matematik te tıbba, gereği gibi kendiliğinden girmiş olacaktır.
Bu nasıl ya da ne zaman olabilir?.. Derseniz.
Belki hiç bir zaman!.. Ama bu günkü tıp topluluğunu oluşturan hekimlerin yüzde 90 – 95 i, durumu kavrayıp, kendi istekleriyle kafa yapılarını değiştirirlerse gerçekleşebilir. Bu da ne kadar zaman alır?.. Belki kuşaklar boyu; Bilinemez…
Tamammiyle katılıyorum.Ben bir matematik öğrencisi olarak doktorların sürekli kendilerini üstün görmelerini anlayamıyorum.
Bir Matematikçi zannetmez,
Fakat bilir…
İknaya çalişmaz,
Çünkü ispat eder…
İnanmanızı istemez,
Belki DİKKAT etmenizi ister…..
Öncelikle hekimler toplumun sağlığını korumak ve hastalanan insanları tedavi ederek toplumu sağlıklı tutmaya çalışan insanlardır. Hasta öyküsü, tedavi takibi, bir sır olarak saklanması gereken şeyler vs. hasta ile hekim arasında bir bağ oluşturur. Bir hekimin en büyük mutluluğu hastasının tamamen iyileşmiş olduğunu görmektir. Bazen yolda bir kaza olur, siz bütün işinizi, gücünüzü boşverip yaralıya yardıma koşarsınız, gecenin 2′sinde acile hasta gelir, acil tıp uzmanı veya orda görevli hekim teşhis koyamaz sizi çağırır, beklemeden gidersiniz, bayram günü acilde trafik kazası yapmış insanları hayatta tutmaya çalışırsınız, zorunlu hizmetinizde köyde insanlara hizmet götürmeye çalışırsınız, uzun yıllar yıpratıcı bir eğitim alıp, ülkenize hizmet edersiniz, bazen yıllık tatilinizi yurtdılında yardıma muhtaç insanların tedavisi için kullanırsınız, hekimler HALKI İÇİN HİZMET EDEN İNSANLARDIR, KİMSENİN KİMSEYİ KÜÇÜK GÖRDÜĞÜ YOK, böyle düşünmeniz beni çok üzdü! Size saygı duyuyorum, bilim yazı yazmaksa matematik kağıt ve kalemdir yani matematiksiz bilim olmaz ama siz böyle düşünüp hevesimizi kırıyorsunuz.
Ayrıca sayın hocam bu konu benim de kafamı karıştırıyor, dediğiniz gibi fizyolojide, biyokimyada, biyofizikte, çeşitli klinik vakalarda, cerrahi tekniklerinde, anesteziyolojide, tıbbi genetikte ve çeşitli alanlarda matematik kullanılıyor, çözüm önerisi getirirseniz çok sevinirim, ben tıbba bir meslekten çok bir bilim dalı ve bir tutku olarak bakıyorum, derslerimin çoğunu heyecanla dinliyorum, tıp benim için önemli ve saygınlığı, geldiği yol, amacı, gelşimi çok önemli, eğer bir çözüm önerisi sunarsanız faydalı olabilir, saygılar.
lise sayısal öğrencisiyim. matematik ve tıp konusunu araştırıyorum geometri ödevim.bu konuda çok araştırma yaptım ve matematiksel tıpla tıpbi matematik bilimlerinin yurt dışında olduğunu ve hastaların tedavilerde matematiğin kullanıldığını öğrendim. yurdumuzda bu konuyla ilgilenen profesörlerimiz var disiplinler arası iletişimi incelemekteler. fakat yurdumuzda bu konulara ilgi az olmasına rağmen bilmediğimiz bir konu hakkında çok fazla yorum yapmaktayız.