“Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür.”
PLATON (asıl adı Aristokles)
Artık yazmıyayım diyorum. Çünkü bu güne değin anlayan anladı “anlamayana da davul zurna az” gibi geliyor bana… Ama çarpıklıkları gördükçe dayanamayıp tekrar kalemi (ya da bilgisayarı) elime almak zorunda kalıyorum.
Gazetelerin birinde kanser konusunda fikir yürütüp, öğütler veren bir meslekdaşımız bu kez de olduğu gibi şunları yazmış :
“Çok sık röntgen ve bilgisayarlı tomografi çektirmek hastalara yüksek dozda radyasyon yükleyerek kanser riskini arttırıyor. Doktorunuz önermediği sürece check-up amaçlı röntgen ve bilgisayarlı tomografi çektirmeyin.”
Şimdi, siz bundan ne anlıyorsunuz?.. Tanı (teşhis) dozundaki röntgen ışınlarının bile kansere yol açtığını… Değil mi?..
Ama öte yanda, kanseri sağıtmak (tedavi etmek) için radyoterapi, elbette çok daha yüksek dozlarda, ayak direyerek uygulanmıyor mu?..
Bu durumda, eğer radyasyon, sağlam kişide kansere yol açıyorsa, kanserli hastada var olan kanseri de azdırmaz mı?..
Görüldüğü gibi ağır bir mantık yanılgısı karşısındayız!.. Yoksa buna zeka ya da akıl çarpıklığı mı demeli?.. Nasıl kabul ederseniz ediniz, bundan kurtulmak gerekir. Bu yüzdendir ki tıbba, matematik ile bilim yöntemlerinin, bir yolla sokulmasını istiyoruz. Buna ivedilikle gereksinim vardır.
Çünkü üzerinde çalışılan konu “İnsan Yaşamı’”dır. Yoksa, bir atölyede motor tamir etmekte değiliz!.. Ama görünen o ki, bu gidişe son derecede kayıtsız kalmaktayız. Bu yüzden kanser için uygulanan sağıtım üçlüsünün (cerrahi girişim+kemoterapi+radyoterapi) hastaya çok zararlı olduğunu görerek, bunların bu alandan çıkarılıp yerlerine daha yararlı yöntemlerin getirilmesini istiyoruz.
Bu yeni yöntemler sağıtım alanına girinceye kadar kanserli hastalara önemli, yaşamsal olan sindirim ya da boşaltım yollarını tıkamadıkça, dokunulmamasını öneriyoruz. Önemli yolların tıkanması durumunda da, bu yolların açılması için, ötekilerin dışında sadece cerrahi girişim uygulanmalıdır diyoruz.
Kanserin sağıtımı için yeni yöntemler üzerinde çalışmalar var (bkz. 19.05.2008 tarihli makalemiz). Kısa sürede (bir ya da iki yıl içinde) yaşama geçirilebileceği söylenen Bu yeni yöntemlerin uygulamaya katılmasını bekleyerek, başka bir şey yapmamak akıllıca olacaktır kanısındayız.
O zamana kadar Tanrı hepimize akıllar ihsan eylesin!…