Büyüklere Masallar I. : BİR MASAL ÜLKESİNDE!…

“Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz”
Hz. ALİ

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Bir zamanlar, şimdi yerini tam olarak bilemeyeceğimiz bir coğrafya bölgesinde adı “Alıkistan” olan bir ülke varmış.

Bu ülkenin insanları hem yeteri kadar zeka sahibi olmadıklarından, hem de araştırıp öğrenme zahmetine katlanmadıklarından olacak, ülkenin ekonomik gidişatının iyi olmadığını yalnızca yaşadıklarıyla gözlemleyip, bundan da sürekli olarak yakınmaktaymışlar. Bu durum onları yönetenler ile onların danışmanları için de geçerliymiş.

İyi de!.. acaba gerçekte olanlar nelermiş de bütün millet, her dönemde böyle yakınır olmuş?..

En önde, ülkede işsizlik alıp başını gitmekteymiş. Nufusun yüzde 17 sinden fazlası işsizmiş. Bu da elbette o ülkede yeterli yatırım yapılmadığını göstermektedir. Buna bağlı olarak üretim de yeter düzeyde değilmiş. Üretimin yetersizliği sonucu devlet dışarıya sürekli, hatırı sayılır faizlerle borçlanmaktaymış.

Devlet üç yıl içinde piyasaya para çıkarımını, fazladan banknot basarak ikiye katlamış. Bilindiği gibi devletin piyasaya çıkardığı banknotların üzerinde yazdığı değer kadar bir karşılığı olmak gerekir. Öyle ki, devlet kendine getirilen her banknotu kuruşuna kadar, elinde karşılık değer ne ise onunla ödeyebilmelidir. Bundan anlaşılacağı gibi devlet kıymetli bir maddenin piyasada dolanmasını önleyip, onun yerine halka banknot adıyla senetler vermektedir. Demek ki devlet, fazla para basarak, sürekli biçimde halktan hiç bir zaman geri ödemeyi düşünmediği bir tür borç almıştır.

Bunun sonucu bu ülkede, şimdilerde bizim enflasyon adını verdiğimiz, değersiz para bolluğunu gösteren bir ekonomik sıkıntı baş göstermekteymiş. Her ay her malın fiatı belli bir oranda artar olmuş.

Devlet her yerde olduğu gibi, burada da vergi alma durumundaymış. Ama gelip görün ki bu ülkede alınan vergiler tümüyle adaletten uzakmış.

Şaşırıp ta, bu nasıl olmaktaymış?.. Derseniz!..

Önce, vergilerin en büyük bölümü “vasıtalı vergi” olarak alınmaktaymış. Bilindiği gibi bir zamanlar ilk okulun beşinci sınıfında okuyan biz öğrencilere bile en adaletsiz verginin bu “vasıtalı vergi” ler olduğu sürekli biçimde öğretilmekteydi. Şöyle ki söz gelimi bir litre benzini memleketteki en fakir kişi de, memleketin en zengini de aynı fiata alıp, aynı vergileri ödemektedir. Bu bütün öteki maddeler için de geçerlidir.

Vergideki adaletsizliğin ikinci bölümü vasıtasız, doğrudan alınmakta olan vergilerde görülmekteymiş. Alınan vergi oranları yüksek olduğu gibi, bunun bir sonucu olarak, ekonomi içinde iş gören bir grup vatandaş hiç vergi ödememenin yolunu bulup, bu gün “kayıt dışı ekonomi” dediğimiz kitleyi oluşturmaktaymış. Bu ülkede “kayıt dışı ekonomi” nin Gayrı Safi Milli Hasılaya oranı, bir hesaba göre % 41, bir başkasına göre % 137 düzeylerindeymiş.

Kayıt dışı ekonominin bir çok olumsuz etkisi vardır. Bunlardan belli başlısı ekonomi üzerindeki olumsuz etkisidir; Kayıt dışı ekonominin büyümesi kayıtlı ekonominin küçülmesi demektir. Kayıtlı ekonominin küçülmesi de devletin vergi gelirlerinin azalması anlamına gelir. Vergi gelirleri azalan devletin iki seçeneği vardır; bunlardan ilki borçlanmadır. İkincisi ise fazladan para basmaktır. Borçlanma sonucu faiz değerleri artar, sonuçta enflasyon yükselir. Fazladan para basmanın da sonucu enflasyonun artmasıdır.

Kayıt dışı ekonominin genişlemesiyle sigortasız çalışanların sayısı da hızla artış göstermekte, böylece sosyal güvenlik sistemin gelişimi durmakta, iflasa doğru sürüklenmekteymiş. Öyle ki bir vakitler 7 tane çalışan 1 emekliyi desteklediği halde, bu günlerde 1 çalışan 1 emekliye karşı gelmekteymiş.

Bu ülkede devletin kasasında 112 milyar dolar birikmiştir. Çoğunluk, hiç olmazsa böyle bir birikimimiz var diye sevinir dururlarmış. Ama işin iç yüzü hiç te öyle değilmiş. Çünkü biriken bu parayı, hangi memleketin parasıysa o memleketin bankalarına % 4 faizle yatırma zorunluğu varmış. Yabancılar da bu paranın 80 milyarını bu ülkenin hazinesi ile borsasına sıcak para olarak yatırıp % 22 faiz alırlarmış. Bu yolla dışarıya 90 milyar dolar faiz ödeme durumunda kalınmış

Bütün bu olanlar karşısıda yönetimde bulunanlar, avunmak (ya da avutmak) için olsa gerek, işlerin çok iyi gitmekte olduğunu, ekonominin dimdik ayakta olduğunu söyler dururlarmış…

Bu masalın sonu iki türlü anlatılır olmuştur.

Biri çok acılı (tragique), öteki güldürücü (comique).

Sizler, “dinleyen anlatandan arif ola” sözü doğrultusunda, içeriğine bakarak nasıl biteceğine karar veriniz!..

Gökten üç elma düştü. Biri dinleyene, biri anlatana, biri de ülke halkına!…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>