“Yalan ne kadar büyükse, inananı da o kadar çok olur.”
Adolf HITLER
Hep bizde olduğu söylenecek değil ya!.. Avrupa Birliği içindeki bir ülkede de düşünce özgürlüğü kısıtlanmaktaymış.
Nerede mi?…
Avrupanın ortasında, Almanya’da.
Mayıs’ın birinci günü, II Dünya Savaşını kaybettiğini anlayan Adolf Hitlerin Berlindeki sığınağında kendini öldürüşünün yıldönümüdür. Bu gün yaklaştıkça Almanya’da bir tartışma başlar. Bu tartışmanın konusu Hitler’in “Kavgam” adlı kitabıyla ilgilidir.
Kavgam (Almanca Mein Kampf), Adolf Hitler’in siyasal görüşü ile Nasyonal Sosyalist fikirleri açıklamış olduğu kitaptır. Hitler’in başarısız bir darbe girişimi sonucunda hapse girdiği dönemde Landsberg cezaevinde dostu Rudolf Hess’ce kaleme alınmıştır. Aslı iki ciltten oluşur, ilk ciltte savaş anılarını da içine alarak, kişisel anılar çoğunlukta olup, dönemin sosyo-politik yapısı incelenmektedir. İkinci cilt ise NSDAP’ın parti programı ile ülküsel devlet yapısı üzerine yazılmış bir öğreti (doktrin) kitabıdır.
Aynı zamanda Kavgam, Hitler tarafından 9 Kasım 1923′te hayatını kaybetmiş diğer partililere adanmıştır. Bunlar; Alfarth Felix, Bauried Andreas, Casella Theodor, Faust Martin, Ehrlich Wilhelm, Hechenberger Ant, Körner Oskar, Khun Karl, Lefore Karl ile Neubauer Kurt’tur. Bununla birlikte Kavgam kitabının, bir ara ülkemiz de içinde olmak üzere birçok ülkede basımı durdurulmuş, tümüyle mahkemelik bir kitap olmuştu.
Alman yasaları uyarınca “Kavgam”ı yorumlamak, genişletmek ya da eksik bölümleri üzerinde inceleme yapmak YASAKTIR. Yapılan tartışmalar bu yasaklamalar yüzünden çıkmaktadır. Çünkü Hitler de yazmış olsa, bu bir serbestçe düşüncenin anlatılması işlemidir. Demokratik olan, üstelik bu konuda başkalarına sürekli öğüt veren bir ülkenin yasalalarına göre böyle bir yasağın olmaması gerekir.
En başta Nürnberg’deki Nazi dokümantasyon merkezi ile bir çok merkezdeki bilim adamları, bir an önce kitabı yeniden eleştirisel bir biçimde yorumlayacak bir akademik grup toplamak istiyorlar. Bu isteme Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile Bayern Eyaleti Başbakanı Günther Beckstein karşı çıkıyor. Gerekçe olarak ta yasalardaki yasağı gösteriyorlar. Korkuları memleketteki Neo-Naziler’in “Kavgam”ı öne çıkararak ayaklanıp ortalığı birbirine katmalarıdır.
Demek ki, bazı Avrupa ülkelerinde birtakım olayların çıkması endişesiyle düşünce yasakları konulabiliyormuş!!.. “Bu tür yasaklar Almanya için doğru olabilir, ama Türkiyede kesinlikle gerçekleştirilmemelidir. Varsın Türkiyede yıkıcı olaylar çıksın!!..” denebilir. Bunun batı için bazı yararları bile düşünülebilir.
Çifte standart’ın daniskası değil de nedir bu?…
Hitlerin kitabı serbestçe tartışmaya açılabilirse, tabular yıkılıp Hitler “imajı”nın zayıflıyacağı , haklı olarak düşünülmekte.
Gerçi Hitler Almanyada iktidara, darbeyle değil ama yapılan demokratik bir seçimle geldi. Buna karşın yaptıkları ile yapılmasına neden olduğu bazı olaylar yüzünden Hitlerin Almanya’ya bıraktığı yıkıcı bir mirastır. O dönemi suskunlukla geçiştirmeye çalışmak, Hitler’in aldığı bazı kararlar, bunların altındaki dürtüler ile sürecin gelişimi üzerine fikir yürürütmenin önünü kapatmaktadır. Konu eleştiriye açık hale gelirse Hitlerin bir kahraman olarak balonu belki de sönerek, “Führer” in bir efsane olmaktan çıkması gerçekleşebilecektir.
Çünkü sonuçta üzerinde çalışılıp fikir yürütülmesi istenen, bazı düşünceler ile anlatımları içeren, bir döneme ışık tutup aydınlatacak bir kitaptır.
Sözün kısası, “tartışma ile fikir özgürlüğü” savaşını verme sırası şimdi Amanya’da gibi görülüyor. Kuşkusuz, çifte standart yoluna gidilip, “fikir özgürlünün önlenmiş olması” Almanya için doğal bir durummuş gibi kabul edilmezse…