ATATÜRK’ ü Neden Unutturmaya Çabalıyorlar?….



“HALKIM HERŞEYİ BECERİYOR DA BİR TEK UŞAKLIĞI BECEREMİYOR!”
Mustafa Kemal ATATÜRK

Son yıllarda gerek yurt içinden, gerekse yurt dışından Atatürk ile onun simgelediği düşünce ile fikirlere karşı çıkıp bunları toptan ortadan kaldırmaya çabalayan odaklara tanık oluyoruz.

Bizce bu yapılanlar “abesle iştigal” den başka bir davranış biçimi değildir. Ama bu yapılanların arkasında neler yatmaktadır?.. Bunun da incelenmesi gerekir ki, ne ile karşı karşıya olduğumuzu açık seçik bilelim, anlaşılmayan bir yanı kalmasın…

Önce, yurdun içinden Atatürk’ ün neden yadsınmaya çalışıldığını mecrek altına almaya çalışalım.

Atatürk’ ün, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmakta olduğu, yurdun batılı yayılımcılarca Sevr Antlaşmasna göre paylaşıldığı bir dönemde önderlik ettiği Kurtuluş Savaşıyla yurdu bağımsızlığına kavuşturması bir yana; bundan sonra bir dizi devrimle modern laik Türkiye Cumhuriyetini kurduğunu hepimiz biliyoruz. Bunu bu gün hayatta olan orta yaşlı kuşaklar doğrudan yaşayarak bilmeseler bile, okuyup öğrendikleri yakın tarih bilgisiyle öğrenmiş olmaları gerekir. Hala da bilemiyorlarsa, Ulu Önder’ in Nutuk adlı yapıtını okumalarını yeğinlikle öneririm. Çünkü Nutuk en iyi “İnkılap Tarihi” kaynağıdır.

Ne yazık ki, toplumumuz içinde hala Osmanlı İmparatorluğu düşüncesi ile ruhunu taşıyanlar vardır. Bunlar hala topluma dinci, islamcı (dikkat buyrun!.. Dindar ile müslüman demiyoruz!..) düşüncenin eğemen olmasını, devletin din temeline oturtulmasını, bu arada demokrasiyi dışlayıp diktatörlüğün gelmesini yeğliyorlar. bu yüzden de laikliği istemiyor, hor görüp, dışlamak istiyorlar. Sanki laik düzende din elden gidiyormuş gibi geliyor bunlara… Ya da özellikle öyle göstermeye çalışıyorlar.

Bir anlamda, islamcılık ile müslüman olmayı birbirine karıştırmaktalar. Belki de esas amaçları müslüman olup dinlerinin doğrultusunda yaşamak değil de, islamcılıkla siyaset yapıp, bir takım “külahlar kapmak”. Bu konuda İlhan Selçuğun her şeyi açıklayabilcek bir kara mizah yazısı var. Ondan bazı bölümleri buraya aktaralım :

“Atatürk suçlu…
Çunku dünya görüşünde, evrene bakış felsefesinde,
ideolojik içeriğinde ‘Aydınlanma’ yı yeğlemiş Atatürk,
‘Akıl inançtan, bilim dinden bağımsızdır’ demiş. A
benim canım Mustafa Kemal’im, uygarlığın ışiğına neden
yüzünü dönersin? İran’a bak, Suudi Arabistan’a bak!..
Bırakaydın, bağnazlığın dipsiz kuyusunun bostan
dolabında dönenseydik. En büyük suçunu ‘Gerçek yol
gösterici bilimdir’ diyerek işledin.
Atatürk suçlu…
‘Vatanın bağrına düşman dayamışsa hançerini’ Gazi Paşa
görmezlikten geleydi; ‘Ingiliz muhibbi’ olaydiı,
‘Amerikan mandacılığı’ na sarılaydı; ‘Ya istiklal ya
ölüm’ deyip ortalığa atılarak pişmiş aşa neden soğuk
su kattı?
Atatürk suçlu…
Osmanlı, Sevr Antlaşması’nı kuzu kuzu imzalamışken
bizlere Konya Ovası yetmez miydi? Denizi zaten
sevmeyiz, dağların gerisine çekilip bozkırda
otururduk. Eloğlu vatanın minarelerine çan takar,
bizim cami yaptırma dernekleri de Haymana bolgesinde
çalışmalarını yoğunlaştırırdı. Nemize gerek Istiklal
Savaşı? Nemize gerek Izmir, Aydın, Edirne, Çanakkale,
İstanbul? Nemize gerek Lozan, a Mustafa Kemal Paşa?”

Devamında da şöyle diyor İlhan Selçuk :

“Atatürk suçlu…
Sevgili Mustafa Kemal, kadın hakları senin neyine?
Bak, şimdilerde genç kızımız başına türban dolarken
sana da verip veriştiriyor. Yurttaşlık Yasası
çikardın, erkek karısını iki sözcükle boşayamıyor; ama
kadın kara çarsafa girip sana beddua ediyor. Hukuk
devrimini neden yaptın Kemal’im?
Ataturk suclu…
Çünkü cumhuriyeti ilan etti. Haydi padişah efendimize
kıydı, hilafete neden dokundu? Laik devletten daha
büyük günah olur mu şu dar-ı dunyada Gazi Kemal’im?..
Atatürk suçlu…
Osmanlı’nin cengâverliğinden bizi soyutladı; 1923′ten
bu güne ‘Yurtta barış, dünyada barş’ diye yaşamak
erkekliğimizi öldürmedi mi? Biz korkak mıyız a Gazi
Paşa? Savaşçılıktan nasıl vazgeçeriz? Senin en büyük
suçun barışçılık değil mi?”

Durum böyle olunca, nasıl sarılmazsın dinciciliğe, din sömürüsüne?!!…

Önünde en büyük engel olarak Atatürk ile onun ilkeleri duruyorsa; Atatürk fikrini yok etmeye nasıl girişmezsin?!!…

Ne yazık ki, en aklı başında olması gereken, bizi yönetmeye adaylığını koyanlar da, sırf oy avcılığı yapabilmek için, hiç gereksinimleri olmadığı halde, bu soysuz aşağılık fikirleri destekleyip, önümüze getirebiliyorlar. Lakliği silip atmak istiyorlar. Laikliği din karşıtlığı olarak ilan ediyorlar… Oysa laklik, sade bizim dinimize değil bütün dinlere hoşgörüyle yaklaşımı öngören bir sistemdir. Lakliğin bu üstünlüğünü örtüp, bunu özellikle cahil kesimi avlamak için kötüye kullanıyorlar. Laiklik olmayınca demokrasinin de olamayacağı gerçeğini gizli tutuyorlar. Bu doğaldır, çünkü istenenin dine dayalı bir diktaya, Osmanlı İmparatorluğuna benzer bir sisteme, ulaşmakmış gibi bir görüntüsü var.

Öyle zannediyoruz ki, dindarlık’ la dincilk arasındaki ayrımı kesinlikle öğrenebildiğimiz gün ulusça adam gibi adam olacağız.

İçerdekiler böyle!.. Peki ya dışardaki sözüm ona dostlarımız (çünkü uluslararası ortamda dostluklar yoktur. Çıkarlar vardır), neden Atatürk ile onun fikirlerini unutmamızı istiyorlar?..

Atatürk’ ün, ötekiler bir yana, en önde gelen fikirleri özgürlük ile bağımsızlıktır. Arkasından ulusalcılık (milliyetçilik) gelir. Öyle görünüyor ki, batıdakiler bu fikirleri benimsememizi istemiyorlar. Demek ki, özgür olmak ile bağımsız olmayı istemememiz gerekiyor. “Hele ulusalcılık bu devirde olacak iş değildir!!..” Diyorlar.

Ama neden?..

Çünkü, bunları isteyenler yayılımcıdırlar. Siz bağımsız olmayı, özgür olmayı yadsıyacaksınız ki onlar da sizi istedkleri gibi yutup sindiriversinler. Bize Sevr Antlaşmasnı imza ettirenler, Türk İstiklal Savaşı sonunda yenik düştükleri için, Sevr’ in Lozan Barış Antlaşmasıyla bozulmuş olmasını bir türlü içlerine sindirebilmiş değiller!.. Olayları nasıl geriye döndürebiliriz?.. Filmi nasıl başa doğru tekrar sardırabiliriz ?.. Düşüncesi içindeler. Bunu görmemek için adamakıllı alık olmak gerekir.

Bu yüzden, her yerde (özellikle devlet dairelerinde) görebileceğiniz Atatürk resimleriyle meydanlardaki Atatürk yontularının bir an önce kaldırılmasını önerip istiyorlar. Sanki bunlar ortadan kaldırılırsa Türk Ulusunun belleğinden Atatürk ile onun düşünceleri silinip gidecek midir?.. Bunu böyle düşünmek olayı çok, ama pek çok hafife almak olur!.. Ayrıca bu bizim iç işlerimize doğrudan karışmak değil midir?.. Hangi cesaretle böyle bir istem ortaya atılabiliyor?..

Öte yandan Türk Ulusacılığının onaylanamayacağını öne sürüyorlar. Bunun bu günkü günde çok yanlış bir şey olacağını savunuyorlar.

Bunu söyleyenler hiç mi, önce kendi uluslarını sonra çevrelerini görmüyorlar?.. Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Rusya, Yunanistan vb uluslarda, hem de koyusundan ulusalcılık vardır.

Yok ama!.. Bizde olabilir, sizde olması onaylanamaz deniyorsa; bu da Türk Ulusunun zekasını çok hafife almak demektir. Bu nasıl bir akıl yürütmedir?.. Anlaşılır gibi değildir. Ama bizim de kalkıp, bu neresinden baksanız çarpık olan fikirlerinin ne denli alıkça olduğunu, uluslar arası alanda, onların yüzüne vurmamız gerekir. Bize göre bu kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir.

Sözlerimizin sonunda, biz Türklerin değil ama bütün dünyanın Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk için söyledklernden bir kaç örnek verelim :

“Allahü Teala’nın Kemal aracılığıyla ihsan ettiği mucize olmasaydı, Türkiye de giderdi, onunla birlikte Şark da yok olurdu.
İşte bu ortamda Kemal, dağılmış olan mukavemet güçlerini topladı. Kahraman Türk evlatları ve kardeşleri onun etrafında birleştiler. 
Azil ve asil Türk milletinin barınağı olan Anadolu topraklarına direniş ruhunu aşıladı. Tutsak Padişah ve destekçi hükümetine ve içerideki deccal din adamlarına karşı mücadele etti. Başta İngiltere olmak üzere, batı ülkelerine, dış güçlere derslerini verdi. Kükredi, direndi, mücadele etti. 
Müslüman Şark’a yeniden ümit verdi. 
İşte bundandır ki Mustafa, yalnız Türkiye’nin değil, tüm Doğu’nun kurtarıcısıdır. “
Abdülhamit Bin Badis (Cezayirli yazar)

“…Kemal hakkındaki hükmü bir Yunanlı olarak vermem büyük hata olurdu… Zira olaylar çok taze… İnsan duygularını kolay kolay yanemiyor… Kitap, olup bitmiş şeyler, ırka dayanan nefret ve geçmişteki acı ile zehirlenirdi… Yunanlı olduğumu elimden geldiği kadar unutmaya çalışacak ve hükmümü bir avrupalı olarak vereceğim… Tarihte iyi ve kötü, mutlu ve mutsuz diye bir şey yoktur, sadece büyük ve küçük vardır… Mustafa Kemal’in eseri gerçekten büyüktür ve onu Fatih Sultan Mehmet ile Muhteşem Süleymanın düzeyine çıkarmaktadır… O yalnız dünün galiplerini. düşmanlarını yanmekle kalmamış, en büyük iç düşmanını, yani uyuşukluğu da yenmiştir… İçinde Asyalı bir kuvvet stoku da vardır… O hem Cengiz Han, hem Muhteşem Süleymandır… O dünü silkelemek ve aydınlık yarını garantilemek isteyen Türk ruhunun ta kendisidir… Atatürk geleceğin kahramanıdır… Dost ve düşmanları ister methedelim, ister hatalarını öne sürelim, onu hayranlıkla hatırlayacağız.”
THOMAS A. VAIDIS (Yunanlı yazar, “Bir Yunanlı Gazeteci Gözüyle ATATÜRK” adlı kitabın önsözünden, 1936)

Aristide Briand
Fransız Başbakanı, 1921
Yeni Türk Devleti ile Ankara Andlaşması’nın imzalanması nedeniyle; “Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaştı” diyenlere Fransız Başbakanının Mecliste verdiği cevap: “Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O’nun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir andlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum.”

Vladimir İliç Lenin
Rus İhtilali Lideri, 1921
Mustafa Kemal sosyalist değildi. Fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici, iyi düşünceli ve akıllı bir önderdir. O, soygunculara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına ve Sultanı da yaranıyla birlikte alt edeceğine inanıyorum.

David Lloyd George
İngiltere Başbakanı, 1922
1922′de Türk ordularının zaferi neticesi Anadolu’daki emelleri gerçekleşmeyen İngiltere’nin Türk düşmanı olarak bilinen Başbakanı Lloyd George, Parlamento’da kendisine yöneltilen suçlama ve tenkitleri şöyle cevaplandırmıştır: “Arkadaşlar, yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi çağımızda Türk Milleti’ne nasip oldu. Mustafa Kemâl’in dehasına karşı elden ne gelirdi.”

Ernest Hemingway
Amerikalı Romancı, Yazar, 1922
Marmara kıyısındaki sıcak, toz toprak içinde, eciş bücüş yollu ikinci sınıf kıyı kasabası Mudanya’da, Batı ile Doğu karşı karşıya geldiler. İsmet Paşa’yla görüşecek Müttefik generallerini taşıyan İngiliz sancak gemisi “Iron Duke”ın kül rengi öldürücü kulelerine rağmen, Batılılar buraya barış dilenmeye geliyordu; yoksa barış istemeye, ya da şartlarını dikte ettirmeye değil… Bu görüşmeler, Avrupa’nın Asya üzerindeki egemenliğinin sonunu gösteriyor. Çünkü Mustafa Kemal, herkesin bildiği gibi, Yunanlıları silip süpürmüştü.

Edouard Herriot
Fransa Eski Başbakanı, 1933
Paşa, size nasıl hayran olmayayım? Ben Fransa’da laik bir hükümet kurmuştum. Bu hükümeti Papa’nın Paris’teki temsilcisinin yardımı ile papazlar devirdi. Sizse bir Halifeyi kovdunuz ve gerçek anlamıyla laik bir devlet kurdunuz. Siz, bu taassup içinde laikliği bu topluma nasıl kabul ettirdiniz? Dehanızın büyük eseri laik bir Türkiye yaratmak olmuştur.

Eleftherios Venizelos
Yunanistan Başbakanı, 1933
Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir… Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.

Winston Churchill
İngiltere Başbakanı, 1938
Savaşta Türkiye’yi kurtaran, savaştan sonra da Türk Ulusu’nu yeniden dirilten Atatürk’ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın O’nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye’nin Ata’sına layık bir tezahürden başka birşey değildir.

İkbal
Pakistan Millî Şairi, 1958
Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken O’nun bakışıyla cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.

Lord Kinross
İngiliz Devlet Adamı, 1960
Atatürk, tarih boyunca gelip geçmiş en büyük devlet adamlarından biridir. Hiç bir zaman yaşadığı zamanın üzerinde durmamış, ileriyi görerek ona göre iş yapmıştır. Atatürk’ü Mussolini ve Hitler gibi yöneticilerden ayıran nokta işte bu niteliktir. Onlar her yaptıklannda kendilerini düşünerek hareket ediyorlardı. Atatürk, kendisinden ötesini, 20-30 yıl ilerisini görerek hareket ederdi.

Atatürk sağ olsaydı, dünyanın görüntüsü bugünden çok başka olurdu. Keşke sağ olsaydı da, biz o büyük adamın izinden gidebilseydik.
*Winston CHURCHILL

-O’nu sizler layıkıyla takdir edemezsiniz. Büyüklüğünü gereği kadar ölçemezsiniz. O, yüce bir dağa benzer. Eteğinde yaşayanlar, bu yüceliği fark edemezler. Bu dağın azametini kavrayabilmek için O’na uzaklardan bakmak gerekir.
*Claude FARRERE

-Mustafa Kemal; bir millet, bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi, kendini kurtaracak vasıtaları yaratabileceğini ispat eden adamdır.
*Adolf Hitler

Kemal Atatürk’ün karakterinin bir cephesini göstermek itibariyle bir noktayı hatırlatmak isterim. Bize savaşlarından birini anlatıyordu. Birdenbire durdu:
Görüyorsunuz ya, dedi: birçok zaferler kazandım. Fakat bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum.
Cesaret ve zekasından başka yüreği bu kadar yüce olan böyle bir şef’in, yurdu için mucizeler yaratmış olmasına şaşılabilir mi?…
George BENNES Vu Gazetesi-1938

İşte böyle bir lideri Türklerin zihinlerinden silip atmak için uğraş veriyorlar.

Hey gidi gafiller hey!…

One Response to ATATÜRK’ ü Neden Unutturmaya Çabalıyorlar?….

  1. Anonymous diyor ki:

    onlar ne kadar silip atmak icin ugrasiyorlarsa, bende Ulu Önderi daha kat kat kalbime beynime yaziorum , birgün o gafiller bunu basarilarsa bile, Mustafa Kemal Atatürkü tanidigim ve onu anladigim icin, gururlu ve mutlu olarak ölecegim ,cünkü onun yolunda yetisdirdigim cocuklari miraz birakiyorum

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>