SAĞDUYU’ lu OLMAK!….

Common sense is not so common.
VOLTAIRE

Sağduyu, deha iş giysilerini kuşandı demektir.
Ralph Waldo EMERSON

Son günlerde iktidar partisinin bazı kararları ile söylemleri, bu partinin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına neden oldu. Bunu izleyerek iktidar partisi de, davanın kendinden yana sonlanmayacağına kesinlikle inandığından olacak, davanın görülmesini önleme doğrultusunda, bir çok tehlikeli durumu da beraberinde getirecek olan, Ana Yasa değişikliğine gitmek istiyor.

Elbette istenmeyen, yeğleme olanağı olmayan bir durum!..

Bu olaylar zinciri, siyasacılardan tamamına yakın sivil toplum örgütlerinin, biraz geç kalmış olarak, herkesi SAĞDUYU’ lu olmaya, herkesi bir adım geri atmaya çağırması sonucunu doğurdu.

Önce sağduyu (İng. common sense, Fr. sens commun ya da bon sens) nedir?.. Ne anlama gelir?.. Bunu inceleyelim.

Türk Dil Kurumu sözlüğünde bu sözcük karşılığı için şöyle denmiş : “Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim. Felsefede :  Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü.”

Görülüyor ki sözcüğün Türkçe anlamı altında zeka, akıl yatmaktadır. Aklı kullanarak doğru kararlar vermeyi anlatmaktadır. Felsefede ise eskilerin “mümeyyiz” dedikleri doğruyu yanlıştan ayırma, doğru yargılama anlamını taşıyor. Demek ki, sağduyu aklın yolundan gitmek demektir.

Oysa, sözcüğün İngilizce ile Fransızca karşılıkları biraz farklıdır. Common ya da commun sözcükleri :“ortak, evrensel, kamusal” anlamnı taşır. Sense ya da sens sözcükleri de : “algılama, görüş, düşünce, anlayış” demektir. Buna göre common sense, ortak görüş ya da ortak düşünce olarak dilimize çevrilebilir.

Ulaştığımız noktada herkesi sağduyulu olmaya, hele bir adım geri atmaya çağırmanın ne anlamı, ne de yararı vardır. Bu çağrı, ya sözcüklerin anlamını tam olarak bilememekten ya da durumun verdiği şaşkınlıktan olsa gerektir.

Çünkü, içine girilmiş olan durumda kimden sağduyulu olup, bir adım geri atması isteniyor?..

Anayasa Mahkemesine başvuran savcıdan mı?.. Bu adımın geri atılmasına olanak yoktur, ok yaydan çıkmıştır. Yoksa Ana Yasa Mahkemesine de : “davayı geri çevir, bakma” ya da “bakarsan bile olumlu karar ver” demek mi isteniyor?.. Bunun akılla “kabili telif” olamayacağı gün gibi bellidr. Mahkemelerin verecekleri kararlara karışılamaz, bunlar tartışılamaz bile.

Geri adım atması muhalefetten mi isteniyor?.. Buna göre muhalefet geçmişte iktidarın , bu konudaki, bütün eylemleri ile söylemlerini onaylayacatır. Ya da ikidarın yanına geçip, onun isteği doğrultusunda Ana Yasa değişikliği isteyecektir. Ya da sesini kesip bu konuda hiç bir şey söylemeyecektir. Bunları değil uygulamak, düşünmek bile akıl dışı, “abesle iştigal” dir.

İktidar kesiminden de geri adım atmayı istemenin bir anlamı yoktur. Çünkü ortada laiklik dışı, laikliği ortadan kaldırmaya yönelik söylemlerle eylemler vardır. Bunlar için “Biz söylemedik, biz yapmadık” denebilir mi?.. Ya da bunlar olmamış, yok sayılabilir mi?.. Ya da iktidar “bir daha bunları yapmayacağım” diyebilir mi?.. Dese bile, bir anlamı olur mu?..

Fakat iktidardan, Ana Yasayı değiştirme yerine, mahkemeye çıkıp kendini savunarak davayı kazanıp aklanması istenebilir. Bu günkü günde en doğru hareket biçimi de budur. Kararı Anayasa Mahkemesi verecektir

Geride, sağduyuyu kullanıp geri adım atacak başka bir kesim de yok!..

Sağduyu, aklıselim ya da akıl çok daha başta kullanılıp bu güne gelinmemesi gerekirdi. Sosyal olgularda da, doğadaki olgularda olduğu gibi özdevinimli (otomatik) işleyiş söz konusudur. Bir olay kendinden sonraki olayı tetikleyerek, bir olaylar zincri boyunca gidilip bir sonuca varılır. Başlangıçtaki olay bir hastalıklı (pathologic) iz boyunca gitme eğilimindeyse, sonuçta bir hastalığa; sosyal olaylarda da bu gün içinde bulunduğumuz duruma benzer karmaşaya varılır. İşte, daha başlangıçtaki yanlış olan olayı tanımlayablmek, onu önleyebilmek önemlidr. Buna BASİRET diyoruz.

BASİRET = Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış, dikkat, sağgörü, önsezi, vizyon, anlamını taşır. Bunu hep birlikte baştanberi kullanmamız gerekirdi. Eğer iktidar çok daha önce yanlış adımlar atıyorsa, bu gün “geri adım atılmalı, sağduyulu davranılmalı” diyen her kesimin o gün ayağa kalkıp bu sözleri söylemesi gerekirdi. Eskilerin dediği gibi “ bade harabül Basra”, demek ki Basra yıkıldıktan sonra yapılacak pek bir şey kalmaz.

İktidarın kurduğu hükümetin, daha başta, sade kendi seçmeninin değil ama butün Türkiyenin hükümeti olduğunu anlayış yeteneğine sahip olarak gereğini yapması en doğru yoldu. Ama bu yolda “basiret bağlanmıştır”. Olsun, eğer yanlış olan bir durum varsa bu gün sesini yükselten, işe karışan herkesin o sırada, daha baştan duruma el koyması gerekmez miydi?.. Bu konuda muhalefet de yaya kalmıştır.

Bildiğim kadarıyla demokrasilerde işler böyle yürür. Ama bizde tam tersi yönde yürüyor görünümündedir. Uygun olmayan davranışlar, uygun olmayan olaylar olurken, konuşup işe el koyarak, önlemeye çalışması gerekenler, deyim yerindeyse “kulakları üzerine yatıyorlar”, sesleri hiç çıkmıyor. Böylelikle olanları onaylamış da oluyorlar. Sonradan karmaşa noktasına varıldığında, her ne demekse, “demokrasilerde çare tükenmez” söyleminin arkasına sığınarak harekete geçiyorlar.

Ama önce demokrasiyi doğru yorumlayıp uygulamak gerekir. Çünkü, genel kanınının aksine demokraslerde de gün gelir çare tükenebilir. O zaman bindiğimiz “alamet” bizi gerçekten de “kıyamet”e götürür.

Hiç unutmayalım ki, ortada hiç bir problem yokken, problem çıkmasına neden olup, sonra da bunu çözmeye çalışmak, dünyanın en büyük alıklığıdır!..

Özetle, içinde bulunulan durumun nasıl bir çözüme kavuşturulacağını, şu anda kimse bilememektedir. Bize göre herşeyden önce demokrasiyi ayrıcalıksız hepimizin doğru yorumlayıp, doğru uygulamamız gerekir. Çünkü, başka bir yönetim biçimiyle değil, ama demokrasiyle yönetildiğimiz savındayız!!…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>