Mausoleum’ un ilk hali ile bu günkü durumu.
Dünyanın yedi harikası M.Ö 2.yy.’da seçildi. Böyle bir sıralama yapma düşüncesi ilk olarak M.Ö 5.yy.’da Herodot’un tarihçesinde görülüyor. Bir süre sonra Yunanlı tarihçiler o zamanların en büyük abidelerini seçtiler. İskenderiye Kütüphanesi’nin baş kütüphanecisi Finikeli Callimachus (M.Ö. 305 – M.Ö. 240) “Dünyadaki Harikaların Bir Listesi” (Περὶ τῶν Ἑπτὰ Θεαμάτων) adlı eserini bu dönemde yazdı. Bu liste hakkında tüm bildiğimiz, sadece bu başlık. Çünkü kitap İskenderiye Kütüphanesi’yle beraber kül olmuş durumda. Liste, eski çağın muhteşem yedi yapıtını karşılaştırıyordu.
Günümüzde arkeolojik kazılar bu harikaların gizemine biraz açıklık getirebiliyor. Yapanlar için bu harikalar, dinin, mitolojinin, sanatın, güç ile bilimin birer simgesiydi. Bizim için ise “yedi harika”, insanoğlunun çevresini değiştirme ile görkemli yapılar yapabilme yeteneklerinin bir simgesi.
“Dünya Harikaları Listesi” ndeki yedi harika yapı şunlardır :
KEOPS PİRAMİDİ – Genel bilginin tersine Keops, Kefren Mikerinos piramitlerinin hepsi değil yalnızca Keops Pramidi yedi harikadan biridir. Günümüzde ayakta kalabilen tek yapıdır.
ZEUS HEYKELİ – Zeus Heykeli M.Ö. 450 yılında Yunanistan’daki Olimpos’ta (Olympia) yapıldı. Heykel, Yunanlıların baş tanrısı Zeus için yapılmıştır. Zeus Heykeli, Atina’daki Parthenon Tapınağı için Athena heykelini yapan Phidias adlı ünlü heykeltraş yapmıştır. Tahta iskelet üzerine altın ile fildişi metal parçaların yerleştirilmesiyle yapılmıştır.
Dünyanın yedi harikası arasında saylan heykel, zengin Yunanlılarca, yeni kurulan, o zamanki adıyla Constantinople denen İstanbul’a taşınmıştır. Orada 462 yılındaki büyük yangında yok olmuştur.
Olimpos’ta 1829′da Fransızlar tarafından burada bulunan heykele ait bazı parçalar Paris’te Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir.
ARTEMİS TAPINAĞI – Bu görkemli mermer yapının kalıntıları Efes antik kentinde bir kaç mermer parçası olarak bulunuyor.
RODOS HEYKELİ – Rodos belediyesi, bir depremde yok olan heykeli yeniden yapma girişiminde bulunuyor.
İSKENDERİYE FENERİ – İskenderiye Feneri ya da Faros Feneri, M.Ö. 3. yüzyılda Mısır’da İskenderiye Limanı’nın karşısındaki Faros Adası üzerine yapılmıştır. Türkçe’ye fransızca’dan geçmiş olan far (mesela otomobil farı) kökü bu adanın adıdır.
Büyük İskender’in ölümünden sonra güçlenen kumandan Ptolemy Soter, İskenderiye’yi kendine başkent yaparak bağımsızlığını ilan etti. Sostratus tarafından İskenderiye Kütüphanesi’nde, açıktaki Faros adasına yapılmak üzere bir fener kulesi tasarlandı.
Beyaz mermerden yapılan Fener, 120-130 metre boyundaydı. Fener’in aynası, geceleri yaklaşık 50 km. mesafeden görülebilen bir ışık saçıyordu.
Depremlerle yıkılarak kullanılmaz hale gelen fenerin kalıntıları, Memlüklüler tarafından şehri korumak için yapılan Kayıtbay Kalesi’nin yapımında kullanıldı ve 15. yüzyıla gelindiğinde fenerden hiçbir iz kalmamıştı
BABİLİN ASMA BAHÇELERİ – Babil’in Asma Bahçeleri, Kral II. Nebukadnezar’in milattan önce 600′lü yıllarda karısı için yaptırdığı söylenen dünyanın yedi harikasından biri.
Bu bahçelerle ilgili bilgiye Babil kaynaklarında ulaşılamazken en fazla bilgi Yunanlı tarihçiler Strabo ile Diodorus Siculus’den alınabilmektedir. Sanıldığı gibi bu efsanevi bahçeler bir yerlere asılı değil, sadece sütunlarla desteklenen taraçalar üzerinde kurulmuştur. Bahçelerin ünlü Kraliçe Semiramis ya da çok ünlü Kral Nabukadnezar tarafından yaptırıldığına ilişkin iki tez vardır. Eski çağın yazarlarına göre Fırat’tan pompalanan sularla yeşillendirilmiş bu bahçeler güzellik ile görkemleriyle görenleri hayrete düşürüyormuş.
Dünyanın dört bir yanından getirilen bu bitkiler taraçalar halinde yükselen yapıya yerleştirilmiştir, uzaktan bakıldığında bu bitkiler sanki havada asılıymış gibi duruyorlardı.
Bu bahçeler tarih boyunca tümüyle yok olmuştur.
MAUSOLEUM – Mausoleum, Kral Mausollos için karısı, aynı zamanda kız kardeşi tarafından yaptırılmış bir mezar. O zamanki Bodrum civarında yapılmış. Yapımı M.Ö. 350 yılında tamamlanmış. Tabanın üstünde kenarları heykellerle süslenmiş basamaklı bir podyum bulunuyordu. Altınla süslü su mermerinden yapılmış lahit ile mezar odası, podyumun üstünde bulunuyordu. İyonya tarzı kolonlarla çevrilmişti. Sıra sütunlar, yine heykellerle süslenmiş bir piramit çatıyı destekliyordu. Dört tane savaş atıyla çekilen bir savaş arabası heykeli ise piramidin tepesini donatıyordu. Mausoleum’un toplam yüksekliği 45 m. idi. Mausoleum’un her tarafındaki 4 heykelin her birini ayrı bir heykeltıraş yapmıştı. Bu heykeller, tanrıların değil de insanlar ile hayvanların heykelleri olmasından dolayı tarihte özel birer yer tutarlar. 16 yüzyıl boyunca Mausoleum iyi bir durumda korundu. Sonra güçlü bir depremde çatısı ile kolonları ağır hasar gördü. 15.yy da Haçlı Seferleri sırasında Malta St.John şövalyeleri bölgeye geldiler. Bugün Bodrum Kalesi olarak bilinen büyük bir kale yaptılar. Bu kalenin 1494 te güçlendirilmesi gündeme gelince, yapımında Mausoleum’un nerdeyse bütün taşları kullanıldı.
Böylece günümüzde Bodrum kentinde sahile yakın bir bölümde bir kaç taş ile sütun parçasını barındıran bir arsa, “burada eskiden mausoleum vardı” diyerek meraklılarına gösteriliyor. Üstelik Mausoleum’ un rölöve çizimleri de pek değişik bir kaç biçimde sunulmak koşuluyla!..
Oysa gönül durumun böyle olmasını istememektedir. Düşününüz!.. Rodos belediyesi Rodos heykelini eski bulunduğu yerde bayındır duruma getirmeye, demek ki yeniden yapmaya girişiyor. Neden aynı girişimi, Mausoleum için Bodrum belediyesinden beklemeyelim?.. Denebilir ki, belediyenin maddi olanakları bu işe yetmez. Fakat bu gibi atılımlar için olanakları yeterli olan destekleyici (sponsor) firmalara başvurulabilir. Gerçekten de Bodrumda Antik Tiyatro ile başka bazı eski yapıtlar bu yolla bayındır hale getirilmiştir.
Bir olanağın düşünülmesi bile onun “kuvveden fiile” çıkarılması için bazan yeterli olabilir. Biz, Bodruma pek çok şey kazandıracağına inandığımız bu atılımı Bodrum belediyesinin işe ön ayak olarak gerçekleştirmesini umuyor, bekliyoruz!..
NOT : Bu konuda Bodrum Belediye Başkanlığına bir E-posta gönderdim. Ama hiç bir yanıt alamadım!!…