Her tanımlama bir sınırlamadır. (Andre Suares)
Bu soruyu, 8 Aralık 2007 tarihli Posta gazetesindeki köşe yazısının başlığı yapmış Mehmet Barlas. Makalesini de konuyu kendi açısından, siyasal yönden inceleyerek yazmış. Ama bu soru tümcesi, bizi bilim konusunda tekrar düşünmeye yöneltti.
Bilindiği gibi, 11.04.2007 tarihinde yayınladığımız POZİTİF BİLİM başlıklı makalemizde bu konuyu işlemiş, Pozitif Olmayan Bilimler konusuna daha sonra değineceğimizi söylemiştik. Mehmet Barlasın köşe yazısının başlığı konuyu ele almada neden oldu.
Evet, sosyoloji bilim midir?!..
Bilim konusunda bölümleme yapanlar genelde bilimleri iki ana başlık altında toplarlar :
● Pozitf Bilimler
Doğa Bilimleri de denir: Doğayı , doğada yer alan varlıklarıve olayları inceleyip, tümevarım yöntemini kullanan, doğa yasalarını bulmaya çalışan; Fizik, Kimya, Biyoloji, Astroni, Jeoloji gibi bilimlerdir. Bunlar böylece Tanrının yarattıklarını yöneten temel yasa ya da kuralları bulmaya çalışırlar.
● Pozitıf Olmayan Bilimler
Bunlara insan Bilimleri de diyorlar: İnsanı; insanın tarihsel, kültürel, toplumsal dünyasını konu edinen hem tümevarımı hem tümdengelimi kullanan; Tarih, Antropoloji, Psikoloji, Sosyoloji, Siyaset Bilim, Dil Bilim
Bu disiplinlerin uğraştığı da biz insanlar tarfından ortaya konan olguların dayandığı yasaları araştırmaktır.
Burada hemen söylemek gerekir : İncelediği konu Tanrının yarattığı herhangi bir olgu olmayan bir disiplini bilim olarak almak doğru olmaz. Çünkü gerçek bilim, bizce yasaları bilinmeyen doğa olaylarını incelemektedir. Tanrı gibi düşünebilme olanağımız olmadığından, hala bile birçok doğa olayının gizi çözülmüş değildir. Pozitif bilimin uğraş alanı içine giren konular bunlardır.
Öte yandan “pozitif olmayan bilimler” diye andığımız disiplinler insan icadı olan konuları işler. Bunların temel yasaları, insanlarca varlıkları ortaya konulduğundan bu yana bellidir. Ortada araştılacak bir giz yoktur. Öyleyse bu disiplinler ne yapmaktadır?… Bunlar bu konuları derinliğine inceleyip araştırırlar. Bilinmeyen yasaları ortaya çıkarmak gibi bir kaygıları ile savları olmamak gerekir. Çünkü daha başlangıçta yasalar insanlarca konulmuştur. Bu durumlarıyla, bir bakıma “Bilim” değil ama “Bilgiler” adıyla anılmaları gerekir.
Pozitif Bilimselliğin Ölçütleri Neler Olabilir?…
● Her bilim dalının kendine özgü bir konusu olmalıdır.
● Bu konular Tanrının yarattıklarıyla ilintili, onları yöneten yasalarla ilgili olmalıdır.
● Bilimsel çalışmalar, bilimsel yöntemle yapılmalıdır.
● Bilimsel sonuçlar güvenilir olmalıdır.
● Bilimsel sonuçlar bir kişi ya da grubun tekelinde olmamalıdır.
● Bilim nesnel (objektif) olmalıdır.
● Bilim eleştiriye açık olmalıdır.
● Bilim genelleyici olmalıdır.
● Bilim akıl ile mantığa dayanmalıdır.
● Bilimin amacı, bilimsel yasa ile kurallara ulaşmak olmalıdır.
Bu arada bir çok ayrımda matematiğin bir bilim dalı olarak gösterildiğine tanık oluyoruz. Bunun doğru olamayacağını hemen söylemek gerekir. Çünkü matematik te bir insan buluşudur. Matematik pozitif bir bilim değildir. Mantık ile Matematik “formel disiplinler” adı altında toplanır. Pozitif bilimler olarak adlandırılıp, ilgi alanları doğrudan doğruya doğal olayların incelenmesi ile açıklanması olan bilimlerden farklıdır. İlgilendiği konular gerçek şeyler, doğanın parçası olan şeyler olmak zorunda değildir. Matematik pozitif bilimlerin yöntemlerinin dilini oluşturur. Bu yüzden dili matematik olmayan herhangi bir disiplini “bilim” diye nitelendirmeye olanak yoktur. Bu yönüyle matamatiğe bilim değil, ama bir araç demek daha doğru olacaktır.
Tıp da, yöntem olarak, bir bilim yöntemi olmayan “olsa olsa” yöntemini sıkça kullanmasından, bir de dilinin matematik olmamasından ötürü bir bilim dalı değildir. Bu disiplin Hippocrates döneminde olduğu gibi, bu gün de sanat niteliğini taşır. Dahası bunun bir dalı olan cerrahi sanat da değil “zenaat” tir. Oysa tıbbın konusu insan sağlığı, demek ki Tanrının yarattıklarıyla ilgilidir. Bu yönüyle bilime yaklaşmaktadır. Umarız, belki ilerde matematik dilini içine alarak (fizik gibi), olsa olsa yöntemini de terkederek bilim olma özelliğini kazanır.
Bir de din konusunu işleyen dinbilim (theologia) dediğimiz bir disiplin vardır. Bu da şöyle ya da böyle bilim sınıfı içine sokulmak istenir. İsmi içinde de bu yüzden bilim = logia sözcüğü vardır. Ama din konusu bilimsel yöntemlerle araştırılamaz, yeni buluşlar yüzünden değiştirilemez, eklemeler ya da çıkarmalar yapılamaz. Dili hiç bir zaman matematik olmamıştır. Bundan sonra da olamaz. Din konusu eleştiriye açık değildir. Akıl ile mantığa değil inanışa bağlıdır. Bütün bunlar dinin bir bilim değil ancak “bilgi” olduğunu gösterir. O halde dinbilim değil “din bilgisi” dememiz daha doğru olacaktır. Bu yüzden “Din Bilgini” de olamaz, “Din Adamı” demek daha doğrudur.
Bütün bunların dışında konusu metafizik olan bir küme “bilgi” daha vardır ki bunlara “Sözde Bilim” deme eğilimi vardır. Sözdebilim anlamına gelen batı dillerindeki pseudoscience ifadesi Yunanca’da sahte, sözde anlamına gelen pseudo köküyle Latince’deki bilgi ya da bilgi alanı anlamına gelen scientia teriminin biraraya getirilmesiyle türetilmiştir. İlk kez 1843 yılında kullanılmıştır. Kelime genellikle negatif bir bağlamda kullanılmaktadır. Bilim olarak etiketlendiği halde bilim alanına girdiği düşünülmeyen şeylerle ilgili küçümseyici bir yan anlamı da içermektedir. Sözdebilim yapmakla eleştirilen kişiler doğal olarak bu sınıflandırmayı kabul etmemektedirler. Bu konuya 07.07.2007 tarihinde yayınladığımız “Metafizik nedir?.. Ne değildir?..” başlıklı makalemizde değinmiştik.
Benim açımdan çok açıklayıcı oldu,sosyoloji ile ilgili sorunlarım vardı.Çok teşekkür ediyorum.
Başka kaynaklarda sosyolojinin pozitif bir bilim oldugu yazıyor. burdaysa pozitif değildir diyor. Hangisi doğru şimdi?