Yukarıda Beethoven’in J. K. Stieler’ce 1820 de yapılmış portresi ile bestecinin kendi el yazısı notaları görüyorsunuz.
Herkesin çok iyi bildiği gibi, Viyana Klasiklerinden (W.A. Mozart – L.v. Beethoven – J. Haydn) biri olan Ludwig van Beethoven yalnız dokuz tane senfoni bestelemiştir. Bunların hepsi çok değerli olmakla birlikte dört tanesi, çokca yorumlanma sonucu olsa gerek, herkesçe daha çok tutulur olmuştur :
●Üçüncü (eroica) senfoni, bunun Napoléon Bonaparte’ ye ilişkin bir de öyküsü vardır. Demokratik düşünceli olan Beethoven bu senfoniyi Napoléon’ a adadı. Fakat sonradan Napoléon imparatorluğunu ilan edince eserin adama sayfasını yırtıp, senfoninin birinci bölümü içine, kendince onun öldüğünü anlatan bir cenaze marşı ekledi;
●Beşinci senfoni, Bunun baştaki dört notasının ne anlama geldiği sorulduğunda Beethoven “ Talih kapıyı işte böyle çalar” demiştir;
●Altıncı Senfoni, bu senfoni bir programlı müzik olup doğa betimlemeleriyle doludur. Bu yüzden “pastoral senfoni” diye de anılır;
●Dokuzuncu Senfoni, koral senfoni de denir. Son bölümü Schiller’ in bir şiiri üzerine yazılmış koral bir bestedir, Bu senfoninin bir bölümü Avrupa Birliğince ulusal marş olarak benimsenmiştir.
Ne var ki, Beethoven’in sekreteri Anton Schindler’in 1844’de yayınladığı bir makalede Beeethoven’in bitmemiş bir senfonisinin olduğundan söz etmesinden başlayarak pek çok kurgular yapılmış, bu senfoniye karşı inanılmaz bir ilgi uyanmıştı. Ancak, Schindler kendisine güven duyulmayan bir tanık olarak görülmüştür. Beethoven’in Archduke Rudolf’a 1823’de gönderdiği mektubun yanı sıra, Moscheles’e gönderilmek üzere Schindler’a, ölümünden sadece sekiz gün önce 18 Mart 1827’de yazdırıp, kendinin imzaladığı bir başka mektup yine yeni bir senfoninin taslaklarından söz etmekteydi. Bunun yanı sıra, Beethoven`in arkadaşı ile sekreteri olan Karl Holz, bestecinin 10. senfoninin birinci bölümünün tamamını piyanoda çaldığını iddia etmiş, bir başka zaman ise senfoniyi tamamladığından söz etmişti.
Beethoven 1823 yılında Archduke Rudolf’a yazdığı bir mektubunda, Kraliyet Filarmoni Derneği’ne ‘yeni bir senfoni’ yazacağına söz vermiş, taslakların şimdilerde masasında olduğunu, iki hafta içinde bitirmeyi umduğunu belirtmişti. Ne yazık ki, aynı topluluk bu senfoniyi yıllar sonra 1988 yılında seslendirebilmiştir. İskoçya’daki Aberdeen Üniversitesi müzikoloji profesörü Barry Cooper, Beethoven`in 10. senfonisinin taslaklarını raslantı sonucu bulmuş, sadece ilk bölümünün boşluklarını tamamlamıştı. Cooper, senfoninin tasarlanan üç bölümü için gerekli bilgilere ulaşmasına karşın, öteki iki bölümün tamamlanmasının olanaksız olduğunu görmüş, sadece ilk bölümü yeniden yapılandırmıştı. Beethoven’ın ilk kez seslendirilen 10. senfonisi, Cooper’ın yeniden yapılandırdığı bu ilk bölümden başkası değildir.
Holz’un tarif ettiği eser Cooper’ın bulduğu taslaklara çok uymaktaydı: Mi bemol majör tonunda sakin bir giriş ile onu izleyen do minör tonunda güçlü bir Allegro. Holz ile Schindler’in başlatmış olduğu bu söylentiler, tamamlanmış olan el yazısının bir yerlerde saklı olduğu ya da Beethoven’in hiç yazmaya başlamadığı gibi temelsiz söylentilere yol açmıştı. O tarihten başlayarak senfoni ile ilgili pek çok ipuçları ortaya çıkmış, ancak bunlar var olan kurgulara yenilerini eklemeye yaramıştır.
1980`lerden önce Beethoven`in 10. senfonisi varolmayan bir eser olarak kabul edilmekteydi. Yazmış olduğu varsayılan taslak hiç ele geçmemiş olup, eserin sadece bestecinin kafasında tasarlanmış olduğu düşünülüyordu. 1960’lardan başlayarak Beethoven’in eserleri daha sistemli bir şekilde incelenmeye başlanmış, bestelenme tarihleri kesinleştirilmişti. Ancak, 10 uncu senfoni hakkında halen hiç bir ize rastlanamamıştı. Robert Winter 1977’de yazmış olduğu önemli bir makalede (‘Noch einmal: Wo sind Beethoven’s Skizzen zur Zehnten Symphonie?’, Beethoven-Jahrbuch, ix. 531-552), 9. senfoniden sonra Beethoven’in yaratıcı girişimleri için hiç zamanı olmadığını göstermişti. Winter’a göre Beethoven senfoniyi yazmayı sadece kafasında tasarlamıştı. Makalesinde o döneme ait, kayıp bir taslak defterin olmadığından da söz etmişti. Bulunan taslaklar içinde ise bu senfoninin izine rastlanmadığını, Beethoven’in sadece her zaman yaptığı gibi pek çok bilinmeyen temalar ile motifleri karalamış olabileceğini belirtmişti.
Peki, Beethoven’in mektuplarında bahsettiği o yeni senfoninin açıklaması nasıl yapılabilirdi?.. Bu soruya yanıt daha sonra yazılan iki makale ile geldi. Sieghard Brandenburg, 1984 yılında yayınladığı makalesinde (‘Die Skizzen zur Neunten Symphonie’, Zu Beethoven 2, ed. Harry Goldschmidt (Berlin) pp. 88-129), 1822-1824 yıllarına ait üç grup taslaktan söz etmekteydi. Barry Cooper (1985) ise makalesinde 1825 tarihli bir grup taslaktan söz etmekteydi. Her iki yazar da, 10. Uncu senfoniyi aramak için yola çıkmamışlardı. Sieghard 9. senfoni üzerine yaptığı bir araştırma sırasında, Cooper ise yazacağı bir kitap için yaptığı araştırmalar sırasında, raslantı sonucu taslakları bulmuşlardı.
Cooper, bulmuş olduğu taslakların, Beethoven’in 10 uncu senfonisine ait olduğunu bu makalesinde dört ipucu ile kanıtlamaya çalışmıştır. Cooper’a göre:
1. Beethoven ölümünden kısa bir süre önce yeni bir senfoni için taslaklar yazdığını söyleyerek bitirmeyi umduğunu belirtmişti.
2. Taslaklar, Karl Holz’un tanımlamalarına benzemekteydi.
3. Bu taslaklar bir senfoni orkestrası için yazılmıştı.
4. Taslaklar “yeni bir senfoniye” ait açıklamaların yakınında bulunmuşlardı.
Cooper’a göre Beethoven, 9. senfonisini 1824’de tamamlamadan önce, 10. senfoni için temaları yazmaya başlamıştı bile. Yeni senfoninin temaları üzerinde 1822 yılı ile, bulunan en son taslağın yazıldığı Ekim 1825 tarihleri arasında zaman zaman çalışmıştı. Beethoven, ölüm tarihi Mart 1827 tarihine kadar ise sadece birinci bölümün detayları üzerinde çalışmıştı. Cooper’ın bulduğu bu taslaklar “yaylılar”, “timpani”, “orkestra” ile “birinci bölüm sonu” gibi kaynakları içermekteydi. Cooper’ın senfoni taslaklarını bulması, eserin yapılandırılıp, seslendirilmesi fikrini doğurmuştu. Ne de olsa, eserlerini tamamlayamadan ölen diğer bestecilerin eserleri bir şekilde tamamlanıp, seslendirilmişlerdi. Cooper’a göre, Mozart’ın Requiem i sonradan tamamlanıp, sıkça seslendirilip çok beğenilen bir eserdir. Yine Mahler`in 10. senfonisi, Berg’in Lulu operası, Schubert`in bitmemiş senfonisi başkaları tarafından tamamlanmış eserlerinden bir kaç örnekti.
Okuduğunuz bu satırların yazarı, Beethoven’ in 10 uncu senfonisini bant kaydından dinleme mutluluğuna erişmiştir. Bunda Beethoven’e ilişkin hiç bir ize rastlamadım. Beethoven’e özgü tutti’lerde bir fırtına gibi patlayan çıkışlarla, bunlar arasındaki anlatımlarda bu patlamaların gelişini biidiren devinimlerden eser yoktu. 10 uncu senfoninin sunumunda Beethoven’e özgü anlatım özelliklerini (üslubu) bulamıyorsunuz.
Yukarda sözü edilen Mahler, Berg ile Schubert’in bitmemiş ama sonradan tamamlanmış yapıtları gibi başarı sağlanamamış. Bu yüzden olacak ki bunlar hala yorumlanıp dinlendiği halde 10 uncu senfoniyi dinleme olanağımız yok.
————————————————-
Kaynak :
Dr. Belir Tecimer Kasap : Orkestra Aylık Müzik Dergisi No. 358, s. 50-55.