Bu üç farklı müzik türü, Caz (Jazz), Türk Sanat Müziği ile Klasik Batı Müziği’dir. İlk bakışta bu üç çok farklı tür arasında bir ortak payda ya da ilişki olabileceği hemen onaylanamayıp, söyleme şaşkınlıkla bakılabilse de, bu ilişki gerçekten de vardır.
Nasıl mı?… O halde inceleyelim :
Amerika’ daki “Caz Araştırmaları Merkezi” başkanı olan Prof. Marhhall Stearns Caz sözcüğünün çıkışı için üç teori önermiştir:
1. Caz sözcüğünün Batı Afrika sahilinden Amerika’ya götürülen yerlilerle beraber geldiğini, “hızlandırmak”, “heyecanlandırmak” anlamına geldiğini öne sürer.
2. İkinci teori ise, Arabistan’dan Sudan yoluyla Afrika’ya geçtiği, aslının “cazip”, “cezbe” gibi Arapça sözcüklerdengeldiği, Afrika’da Arapça’ya çok yakın bir dil kullanan “Aausa” yerlilerinin uzaktan gelen davul sesleri için “Jaiza” sözcüğünü kullandıklarını belirtmektedir.
3. Bu sözcüğün “Fransızca “Jaser” sözcüğünden geldiğini, konuşmak, gevezelik etmek anlamına geldiğini, buradan müziğe aktarıldığını düşünmektedir.
Caz için önemli olan bir nokta, başta New Orleans dolaylarında, “Jazz her up”, demek ki hızlandır, heyecanlandır, canlandır anlamında da kullanıldığıdır.
Caz müziği New Orleans ile Missisippi deltası dolaylarında başlayıp, yine nehir boyunca yayılmıştır. Caz, Batı Afrika’dan, özellikle Belçikalıların Amerika’ya esir olarak götürdükleri zencilerin, zamanla kendi ritim anlayışları ile Amerikan Cauntry Music’ inin, bir de Avrupa armoni ile melodilerinin karışımından ortaya çıkardıkları müzik koludur. Esir zencilerin pamuk tarlalarında, güçlerini arttırıp moral bulmaları için, hep bir ağızdan söyledikleri “blues” biçimindeki ilahilerden doğmuştur.
Kilise ilahileri zencileri çok etkilemiştir. Bu ilahilerin armoni yapısı da “blues” denilen caz formunun temelini oluşturur.
Amerika iç savaşından arta kalıp, ıskartaya çıkan bir çok bando enstrümanı yok pahasına elden çıkarılırken, bu, zenciler için büyük bir fırsat olmuş, daha önceleri el yapımı telli sazlar ile bançolarla çalan zenciler bando aletleri ile caz yapmaya başlamışlardır. İlk caz aletleri trompet, trombon ile klarinet olmuştur.
Caz müziğinin başlıca niteliği, Improvisation (İrtical), doğaçtan yorum yada söyleyiş, müziği hazırlıksız olarak içe doğduğu gibi, hem yaratma hemde yorumlama sanatı olmasıdır. Buna ilişkin olarak, büyük caz ustası Louis Armstrong’a sormuşlar : “ Bu müziği notasız nasıl yorumlayabiliyorsunuz?..” Alınan yanıt şöyledir : “Siz hiç, bir kuşa nasıl ötebildiğini sorarmısınız?..”
Bilindiği gibi, Türk Sanat Müziğinde sayısı 590 ı bulan, ama güncel olarak çok daha azının kullanıldlğı makamlar bulunmaktadır. Türk müziği yorumlanırken, çalınan parçalar arasında makam farkı doğduğunda, örnekse hicaz makamından uşşak makamına geçmek gerektiğinde, tek sazla solo olarak bir Ara Taksimi yapılır. Böylelikle kulaklar bir sonraki makama uyarlanır. Taksim, vurma (ritim) sazlar dışında her tür sazla yapılabilir. İşte, bu ara taksimi önceden yazılı hiç bir notaya bağımlı olmadan Improvisation biçiminde yorumlanan bir bölümdür, Nasıl yorumlanacağı bütünüyle yorumcuya bağlı olduğu gibi, her seferinde değişik biçimde yorum elde edilir.
Türk Halk Müziğini de bu ulamda (catégorie) gösterebiliriz. Türkülerin tamamı halk arasında notasız, improvisation olarak yakılmıştır. Sonradan, kaybolup gitmelerini önlemek, belgelemek amacıyla, “derleme” adı altında uzmanlarca notalandırılırlar.
Klasik Batı Müziğinde, özellikle konçertolarda kullanılan, CADENZA (İtal.): (kadans. Fran: Cadence. Alm: Kadenz) Latince “düşmek” anlamına gelen “cadere” sözcüğünden. (1) Melodi ve armonide, bir dinlenme noktasına varış. (2) Yorumda, düşüş noktasına, parçanın ana tonalitesine varırken çalınan yada söylenen süslü, gösterişli geçit; anlamını taşıyan bir yorum bölümü vardır.
Bu cadenza, konçertonun her bölümünün (mouvement) bitiminde, orkestra eşliğinde konçertoyu yorumlayan sanatçı tarafından, çaldığı tek sazla solo olarak dile getirilir. Cadenza’lar, genelde notaya alınmazlar. Bütünüyle improvisation olarak yorumlanırlar. Bir anlamda sanatçının bir önce çalınan konçerto bölümünün bir özet yorumunu yapması demektir. Bir tür çeşitleme (variation) (*) dir.
Cadenza’lar notaya alınmaz dedik. Ama, bir çok büyük yapıtın cadenza’sı, ya yapıtın bestecisi ya da başka bir sanatçı tarafından, günümüzde notaya alınmış bulunmaktadır. Bu bir yönden yorumcuya kolaylık sağlamakla birlikte, başka bir yönden de onun yaratıcılığı ile ustalığını gösterme olanağını önlemektedir. Ayrıca, isteyen sanatçı cadenza’nın notaya alınmış olduğunu bir yana koyup, bu bölümü bildiği gibi improvisation olarak ta yorumlayabilir. Çünkü genel kural budur.
İşte, bu üç ayrı tür müziğin arasındaki ortak payda, bir noktada onları birleştiren öğe, bu IMPROVISATION özelliğidir. Böylece caz kavramı, hem Türk sanat müziğinde hem de klasik batı müziğnde bulunup, hepsini bir anlamda biraraya getirmektedir.
- – - – - – - – - – - – - – - –
(*) VARIATION (çeşitleme) – Bir tema ya da kısa bir melodiyi bir takım yeni katkılarla bestelemeye ya da seslendirmeye denir. Bu katkılar; ritmik, melodik, armonik yöndedir. Eski varyasyon şekillerinden en önemlileri kanon ile fügdür. Barok müziğinde özellikle önemli rol oynamıştır. Baso ostinato denilen devamlı bas partisi şakon ile pasakagliya varyasyonları yapılırdı. Önemli müzik sanatlarından biridir. Kompozisyon uygulamalarında başlıbaşına bir yer tutar. Sonat, konçerto ile senfonilerde önemli rol oynar, çok kullanılır.
Yazar cok tesekkurler…
Selamlar SevalHatice