DÜŞ = SİMGELER DİZGESİ…(3 üncü kitaptan)

Psikanalitik okulun bakış açısından gözleyip, düşlerin İd’in söylemleri ile anlatımları olduğunu varsayarsak, acaba bunlar beynin hangi işlevleri sonucu oluşturulmaktadırlar? Bunun yanıtını bu bölümün başlarında vererek, zekanın bellek ile imgelem bölümlerlnln bu işte parmağı olabileceğini söylemiştik.

Düşlerin içeriğinin yapısına bakarsak, bunların birer film sahnesi gibi net değil, ama biraz bulanık hayaller gibi olduğunu görürüz. Düşlerde izlenen görüntüler ya belirsiz olurlar ya da gidip gelerek, duruma göre birinin yerine öteki geçebilir, Ama her seferinde belli görüntüler izlenir. Bu görüntüler daha önce yaşamımızda gördüğümüz şeylerdir. O halde belleğimizdeki istiflenmiş bilgilerden çıkarılarak düşlerde kullanılmlşlardır.

Düş nesneleri biçim olarak başka, içerik olarak başka şeyleri sergileyebilir. Örnekse, kişi “ düşümde oğlumu görüyordum, ama aslında o dayımmış” diye düşünü anlatabilir.

Bu anlatılanlar düşlerin oluşumunda beynin zeka bileşenlerinden bellek ile imgelem’ i kullandığını göstermektedir. Düşlerde mantık olmadığına, daha doğrusu bildiğimiz anlamda mantık olmadığına göre usavurma bileşeninin kullanılması söz konusu değildir. Düşlerde dikkat ile yoğunlaşma da, düşlerin yapısına bağlı olarak, yoktur.

Fakat düşlerdeki görüntüler, söylenmek istenilenin tam kendisi değil de simgeler ardına gizlenmiş biçimleridir. Bu durumlarıyla doğrudan bir anlam taşımazlar. Örnekse, düşte bir tren, bir yılan, bir deniz teknesi görmek, bunların gerçek nesneler olduğu anlamına gelmez. Hepsi başka bir şeyin simgesidir. Eylemler için de durum aynıdır. Düşte uçtuğunu görmek, uçma eylemini gerçekleştirmek anlamını taşımaz.

Doğru da, neden bu böyledir?..

Ego ile Süperego bilinç düzeyinde algılanmasını istemedikleri, daha doğrusu yok sayıp yok etmek istedikleri istemleri, bastırarak tümüyle bilinçaltında yer alan İd’ e gönderirler. Bununla da kalmayıp bu istemlerin bilince çıkmasını önlerler. Tamamına yakını cinsel içgüdü ile ilişkili olan bu istemler İd’ in içinde tutsak yaşamı sürdürüp bir türlü bilince çıkamazlar. Çünkü cinsel içgüdü konusunda geliştirilip konulmuş kesin yasaklar (tabular) vardır. Ego ile Süperego açısından bakınca İd’ in bir tür çöplük olduğunu söyleme olanağı vardır.

Öte yandan İd de, Ego ile Süperegonun yapabildiği gibi yaşam içinde kendini göstermek, söylemlerini su yüzüne çıkarmak istemektedir. Bunları doğrudan bilinç düzeyine, engellenme yüzünden taşıyamadığından, düşlerde kendini anlatıp tanıtmaya çalışır. Ne var ki düşler de bir tür bilinç düzeyinde olan olaylardır. Doğrudan algılanmaktadırlar. Bu yüzden İd söylemlerini Ego ile Süperegodan kaçırmak amacıyla anlaşılmaz “kodlara” dönüştürür. Bunun için de simgeleri kullanır. Böylece İd konuşmalarını yapmış olur, ama söylediklerini doğrudan anlama olanağı yoktur. (Bu açıdan bakınca, düşlerin yaşamsal önemi ile uykunun sırf düş görmek için var olduğunu yadsıma olanağı var mı?..).

İd’ in söylemlerinin yaşama girmesi bir tür güvenlik süpabıdır. Çünkü içindekiler, çoğunlukla cinsel tabular yüzünden bastırılmış cinsel içgüdü istemleridir. Bilindiği gibi bir iç güdü yok edilemez, yok sayılamaz. Bunu yapmaya çalışmanın sonuçlarını kişi çok ağır bir biçimde ödemek zorunda kalacaktır. Gerçekten olan da budur : Bütün akıl hastalıkları ile sapkınlıklar bu içgüdü bastırmaları yüzünden olmaktadır.

Toplum içindeki akıl hastalıkları oranı küçümsnecek bir nicelikte değildir. Bazı araştırmalara göre, yurdumuzda genel nüfusun % 17 si akıl hastasıdır ki bunun içinde doğuştan olan zeka gerilikleri yoktur. Sözü edilenler karakter sapmaları biçimindeki akıl sağlığı bozukluklarıdır. Bunların bir bölümünü de nörozlar oluşturur.

Bu yüzden :

1) Düşlerin anlaşılabilir hale gelip bunlardan anlam çıkarılabilmesi için bilimsel açıdan yorumlanıp ayrıştırılmaları gereklidir. Güncel “ rüya tabirleri “ bu konunun çok dışındadır.

2) Bu işlem akıl sağlığı bozukluklarının tanımı ile sağıtımları bakımından önemlidir. Çünkü bozukluğun iç yapısı konusunda ip uçları verir.

3) Düşler REM uykusu döneminde gerçekleştiğinden, uyku bölünmesi, uyuyamama yada çok kısa süre uyuma gibi uyku bozuklukları yüzünden oluşan düş görme kısıtlamaları, ertesi gün zihinsel zorlanmalara da neden olur.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>