KEMAL BAYAZIT’IN TAKIMDAN AYRILIŞI…(birinci kitaptan)

1966 yılı sonuna doğru, Sağlık Bakanlığı Ankara Yüksek Ihtisas hastanesinde bir kalb cerrahisi bölümü kurmayı kararlaştırmış. Başına da bizim hastaneden Dr. Kemal Bayazıt’ı klinik şefi olarak getirmeyi düşünmüş. Bu kararlarda Dr. Bayazıt’ın bir girişimi söz konusu değildi. Bu onun için de bir “sürpriz” oldu. Ne var ki, 1966 yazında yaşanan Siyami hoca ile Dr. Bayazıt arasındaki talihsiz olay yüzünden Dr. Bayazıt huzursuzdu, devamlı ayrılma fikrini kuruyordu. Ayrıca şöyle düşünmekteydi “hiç kimse doğduğu köyde peygamber olamaz”, “öyleyse yer değiştirmekte fayda vardır. “ Gerçekten de Dr. Siyami Ersek gibi bir ulu ağacın altında ot bitmeyeceğe benziyordu. Çünkü Siyami hoca ” tek bir cerrahi kliniği vardır, onun başında da ben varım, başka birisinin kliniğin başına geçmesi söz konusu olamaz” düşüncesindeydi. Bu tür düşüncelerin ışığında Dr. Bayazıt Sağlık bakanlığı’na “olur” yanıtını verdi.

İşte kıyamet (!) bundan sonra koptu. Siyami hoca, kendi yönünden haklı olarak, hastaneye, yapılan işlere büyük katkıları olan bir elemanını vermek istemiyordu. Zannederim bir ara Dr. Bayazıt’a “olur” yanıtı vermemesi için basınç yapmış, ama başarı sağlayamamış. Fakat gene de direnmesi üzerine Sağlık Bakanlığı Müsteşarı hastaneye kadar gelerek Siyami hocayı direncinden döndürmek için çaba harcadı. Bu hocayı büsbütün çileden çıkardı. Hastane koridor ile hollerine taşan, çok ağır anlam taşıyan tartışmalar yaşandı. Sonunda istemese de Siyami hoca, Dr. Bayazıt’ın hastaneden ayrılmasına olur verdi. Ancak bir koşulu vardı. Kendi kliniğinden yeni kurulan kalb cerrahisi servisine en ufak bir yardım istenmeyecek, verilmeyecekti. Böylece anlaşma gerçekleşmiş oldu,

Dr. Kemal Bayazıt’ın Ankara Yüksek İhtisas Hastanesine atanması işlemi tamamlandı. Yardımdan yoksun da olsa Dr. Kemal Bayazıt Ankara Yüksek İhtisas Hastanesinde çok başarılı oldu. Değil sadece Ankara, bütün Türkiyede, belki de yurt dışında başarısını kanıtladı. Böylece Dr. Kemal Bayazıt gibi çok yüksek kapasite potansiyeli olan bir kişinin yıllarca ikinci adam durumunda kalmasının memleket için hiç bir yararı olmadığı da anlaşılmış oldu. Dr. Bayazıt’ın neler başardığını ilerki bölümlerde göreceğiz.

Hastanede bazıları, önlerinin açılmış olmasından ötürü, belki Dr. Bayazıt’ın ayrılmış olmasından kıvanç duymuş olabilirler. Fakat yukarda anlatılan gerekçelerin ışığında bakılırsa böyle bir durumun olamayacağı hemen anlaşılır. Bunun ötesinde Dr. Yalçın Güran kendini tam anlamıyla “bikes” hissediyordu. Kolay değil, kader arkadaşını kaybetmış sayılırdı. O ana kadar kafa kafaya verip olamayacak gibi görünen problemleri çözmüşlerdi. Beraberce çok büyük işlerin altına imza atmışlardı. Bu birliktelik artık olamayacaktı. Fakat yapacak bir şey de yoktu, bu ayrılık çok büyük bir olasılıkla Dr. Bayazıt’ın hayrına olacaktı. Tek teselli noktası da buydu.

Siyami hoca, Dr. Bayazıt’a klinik şefliği unvanı verilmiş olmasını öne sürerek, aynı unvanın Dr. Güran’a da verilmesini istedi. Başardı da, ama Dr. Güran bir kliniğin başına, ne pratik ne de teorik anlamda, yukarda anlatılan nedenlerden ötürü, geçemedi. Sandalyasız bir bakan gibi üzerine düşen eski görevleri yürütmeye devam etti. Dr. Bayazıt, Dr. Güran’a Ankarada birlikte çalışmayı önerdi, ama Dr. Yalçın Güran bunu kabul edemedi. Dr. Bayazıt önce bunu Istanbuldan ayrılamamaya yordu. Fakat bir takım ağır ailevi problemler vardı, bunlar Dr. Güran’ın devamlı olarak Istanbuldan ayrılmasını önlüyorlardı. O gün için durumu kimse bilmiyordu. Sonradan anlaşıldı zannederim.

Dr. Kemal Bayazıt 1967 yılı başı Ankarada çalışmaya başladı. Bir dizi hazırlık yapıp ekibini kurdu. Bunda, çok önce sözünü ettiğimiz, kendi dalı dışındaki disiplinlerin de konularını bilmesi, herhalde, ona çok yararlı olmuştur. Gerekli hazırlıklar tamam olunca 20 Mart 1967 Pazartesi günü ilk açık-kalb ameliyatını gerçekleştirmeyi başardı.

One Response to KEMAL BAYAZIT’IN TAKIMDAN AYRILIŞI…(birinci kitaptan)

  1. zühre diyor ki:

    hocam, eşim anjio oldu, hocm denen bir hastalıktanısı kondu. ender raslanan bir hastalık olduğunu söylediler.
    son anjoi sonucunda damarlada ve kalp kapakcığında sorun olmadığını, kalpiç basıncı ile damar baıncı arasındaki farkın 70 olduğunu ve ameliyatın zorunlu olduğunu söylediler anjo yöntemi ile damardan girilrerek kalpteki fazla kasın yakılarak tedavi edileceğini söylediler.
    yaptığımız araştırmalarda
    bu yöntemin yeniolması nedeni ile teretüt etmekteyiz.
    eşimin yaşı 48, tansiyon ve tahliler sonucu normal. bize ne önerirsiniz açıkkalp ameliyatınımı? yoksa damarldan girilerek tedaviyimi? yada hangi yöntemde hangi hocaları önerirsiniz. durumu acil olduğuiçin rica etsem en kısa sürede yardımcı olurmusunuz? saygılarımla .
    tlefonum 0556 327 15 78 mersinden zühre ışıl
    .

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>