Düşlerin nasıl oluştuğu düşüncesi, bu konuya düşünürlerin bilimsel olarak odaklanmalarıyla birlikte başlamıştır. Düşlerin oluşumu için çeşitli kuramlar geliştirildi. Günümüzde bile, düşlerin nasıl oluştuğu ancak birer kuramla anlatılmaktadır. Çünkü bu konuda matematik kesinliğinde bir bilgi yürürlükte değildir.
Sigmund Freud’ un kurduğu Psikanalitik Okul, bilince düşen yasak duyguların bilinç altına, zor kullanarak gönderildiğini varsayar. Bilinç altına yığılan yasak duygular, buradan çıkıp kendilerinden söz ettirmek isterler. Adeta, bilince baskı uygularlar. Kişinin bilinci, uyanıklık halinde, kesinlikle bu duyguların (tabuların) açığa çıkmasına olur vermez. Buna karşın, uykuda görülen düşlerde, bunlar kendilerini anlatmaya çalışırlar. O da, gizlenmek için bazı simgelerin arkasına saklanarak… Bu da düşlerin anlaşılmaz, karmaşık öyküler olarak karşımıza çıkmasına neden olur. Psikanalitik sağıtma, uzmanlar eliyle bu karmaşık şifreleri çözerek akıl hastalıklarını iyileştirmeyi amaçlar.
Bazan düşlerde, bilinç altının düşüncelerini saklamak amacıyla ürettiği şifreleri, bilincin kendisi çözerek bunların asıl anlamlarını keşfeder. Sonuç olarak, görülen düşleri hemen silip atar. İşte, bu yüzden kimi kez hiç düş görmediğimizi söyleriz. Bazan da anımsanan düş, kısa sürede bellekten silinip gider. Bu olanlara, psikanalitik okul “bilinç tarafından düşlere uygulanan sansür” adını veriyor.
Freud düşüncelerini iki ana başlıkta toplamıştır :
● Freud düşleri ‘bilinçdışına giden kral yolu’ olarak tanımlamış.
● O’na göre düşler, bilinçdışı istek ve fantezilerin bilince ulaşma yoludur.
Carl Gustav Jung’ un bu konudaki fikri farklıdır. Örnekse, bilinçdışı izlenimlerden meydana geldiğini ileri sürdüğü ortaklaşa bilinçsizlik deyimini ortaya atmıştır. Düşler, dinsel çoşkular, masallar ve hastalık hezeyanlarında bu izlenimlerin meydana çıktığını savunmuştur. Jung insanın ruhsal kişiliğini, bütün geçmişten soya çekimle gelen bu ortaklaşa bilinçdışı izlenimlerin onardığını ileri sürer.
Alfred Adler ise, Hans Vaihinger’in ruhsal inşa fikirlerinden etkilendi, erkek egemen toplumda doğal bir sonuç olarak “Erkeksi Başkaldırı” ile organik aşağılık, yerine koyma teorisini geliştirdi. Adler, Freud’un teorileri ile karşı görüşe geldi, fikir ayrılığı 1911′deki Weimar Psikanaliz Kongresi’nde açığa çıktı. Adler, Freud’un inandığı seks içgüdüsünün baskınlığı ile ego dürtüsünün libidinal(?) olup olmadığı ile çekişiyordu, Freud’un bilinç altına atma üzerine fikirlerini de eleştirmişti. Adler bilinç altına atma teorisinin, erkeksi başkaldırının aşırı telafisi ve aşağılık hislerinden türetilmiş sinirsel bir durum olan ego -savunma eğilimleri- kavramı ile değiştirilmesi gerektiğine inanıyordu, Oedipal Kompleksleri önemsizdi. Adler Viyana Topluluğundan ayrıldı ve 1912′de Bireysel Psikoloji Topluluğu adını alan, Özgür Analitik Araştırmalar Topluluğu’nu kurdu.
Adler’e göre:
a) Düş yorumu sağduyuya aykırı düşmemelidir.
b) Düşler belli bir hayat tarzının ürünüdür. Onlar da bu hayat tarzını destekler, hatta uygulamaya zorlarlar.
c) Düşler bireyin kendi geleceği konusundaki tutumuna göre anlaşılmalıdır.
Düşlerin oluşumu kuramları konusunda günümüze gelindiğinde, Harvard Üniversitesi psikiatristlerinden Dr. Subimal Datta’ nın araştırmaları sonucu yazdıklarına bir göz atmak gerekecektir. Dr. Datta, Freud’ den daha başka düşünerek : “düşlerin uynıkken elde edilmiş bilgilerin REM uykusu sırasında kalıcı belleğe yerleştirilmeleri sırasında oluştuğunu” söylemektedir. Bu günkü bilgilerimize göre, kalıcı belleğin amygdalia (duyusal bellek) ile hippocampus’ ta (uzamsal bellek) olduğu varsayıldığına göre, Dr. Datta, düşlerin oluştuğu bölgenin de buralarda olduğunu, dolaylı olarak söylemiş olmaktadır..
Ne var ki, Freud dışındakilerin düşler için ileri sürdükleri kuramlar, bu konuda sorulan bazı sorulara yanıt vermemekte ya da verememektedir. Bunlardan başlıcası “neden düşler ya hiç anımsanmaz, ya da kısa sürede bellekten silinir?..” sorusudur. Dahası, Freud’ dan ayrı olarak, düşlerin cinsel içgüdünün bastırılması sonucu ortaya çıktığını kabul etmez görünmektedirler. Dolaylı olarak, düşlerde görülenlerin bazı simgeler olduğu, bu yüzden karşımıza anlaşılması zor öyküler olarak çıktığını da görmezden gelmektedirler. Fakat bu son konuda Dr. Datta bazı ipuçlarını da sunar.
Bütün bu anlatılanlar karşısında,ileri sürülenlerin hapsi birer kuram olduğuna göre, bizim aklımıza en yakın geleni, Freud’ un düşler için verdiği kuram olmaktadır. Çünkü Freud, düş konusundaki bir çok anlaşılmayan konuya, bu kuramıyla yanıt verebilmiştir.
————————————————————
İLGİLİ MAKALELER :
Freud, S. : Traumdeutung. 1899. Fischer Verlag, Frankfurt am Main.
Freud, S. : The Interpretation of Dreams. 1900. S.E. 4&5. J. Strachey Ed. (London, Hogarth).
ADLER, Alfred : İnsan Tabiatını Tanıma, İş Bankası Yay.
Petra Schilm
Der Osiris-Mythos als Medium von Lebensführung und Lebensdeutung
Hamburg 1999, 338 Seiten
ISBN-13: 978-3-86064-785-1, ISBN-10: 3-86064-785-7
Subimal Datta,* Subhash Saha, Sarah L. Prutzman, Olivia J. Mullins, and Vijayakumar Mavanji : Pontine-Wave Generator Activation-Dependent Memory Processing of Avoidance Learning Involves the Dorsal Hippocampus in the Rat. J Neurosci Res. 2005 June 1; 80(5): 727–737
Subimal Datta, Elissa H. Patterson and Donald F. Siwek : Brainstem Afferents of the Cholinoceptive Pontine Wave Generation Sites in the Rat Sleep. Research Online 2(3): 79-82, 1999.
Subimal Datta *, Subhash Saha, Sarah L. Prutzman, Olivia J. Mullins, Vijayakumar Mavanji : Pontine-wave generator activation-dependent memory processing of avoidance learning involves the dorsal hippocampus in the rat. Journal of Neuroscience Research Volume 80, Issue 5 , Pages 727 – 737.
Datta S. PGO wave generation: Mechanism and functional significance, in Rapid Eye Movement Sleep (B.N. Mallick and S. Inoue, eds.), Narosa Publishing House, 91-106 pg (1999).
Sayın yalçın bey
Anladığım kadarıyla beyin araştırmalarıyla uğraşmaktasınız , ben’de bu konularla ilgili hobisel çalışmalar yapmaktayım. Tabi’ki körü körüne değil Ege üniversitesi zooloji 2 den ayrıldım . Ama hala merakım had safhafa fanatik falan değilim sadece iddialarımın doğruluğuna inanıyorum yazılarımı okuyup değerlendirirseniz sevinirim. yazı hatalarımdan dolayı anlayamadığınız konuları gerekçeleriyle açıklayabilirim.Seramikçiyim halen çalışıyorum
Yazılarım
Rna sentezi
Duyu organları
Şuur
rüya
hava barajı
kambium oluşumu İlginize ve alakanıza şimdiden teşekkür
ederim saygılarımla