☛Afyondan elde edilen kodein’in kimyasal yapısı metilmorfin’dir. Renkşiz beyaz kristaller ya da toz biçiminde bulunur. Suda % 1 oranında, alkol ile klorformda daha yüksek oranda erir. Kodein ilk kez 1833 yılında Fransa’da, Bobliquet tarafından afyondan ayrıştırılmıştır. Kodein ile ilk klinik araştırmayı 1834 yılında yapan Barbier, 65 – 130 miligram arasında değişen niceliklerde uyuşturucu, uyku verici olduğunu göstermiş, buna keyif hali ile rahatlık veren etkileri de eklemiştir.
Kodein yurdumuzda bir süre, öksürüğü kesme amacıyla tek başına hap halinde ya da gene aynı amaçla şuruplara katılarak sebestçe alınıp satılmıştır. Fakat sonradan, uyuşturucu niteliği göz önüne alınarak, şimdilerde ancak özel reçete ile satışına olanak tanınmıştır.
☛Methadone, eroin ya da öteki opiatları kullanan kişilere, yasa dışı kullanılan bu maddelerin kesilme risklerini azaltmak için reçete ile verilmektedir. Methadone genellikle sıvı olarak reçetelere yazılır. Fakat tablet ile enjekte edilebilir biçimleri de vardır. Methadone’un dozu miligramlar düzeyindedir. Bu, opiatların çoğu etkilerini taklit etmek için üretilmiş bir kimyasaldır. Beyin, karaciğer, böbrekler ya da kemiklerde fiziksel yıkımlara yol açmaz. Etkileri arasında, eroin’in oluşturduğundan daha uzun süren, fakat daha az yeğinlikte kendini iyi hissetme, stresin kaybolması, kabızlık, ufalan göz bebekleri, terleme, kaşıntılı deri gibi bulgular vardır.
Ek doz methadone alımı ya da temozepam gibi öteki antidepressan ya da alkolle birlikte alınması, doz aşımı olasılığını büyükoranda arttırır. Methadone yüksek oranda bağımlılık yapıcı gizil gücü olan bir madde olmakla birlikte, bu gücü eroinden çok daha fazla değildir. Fiziksel yoksunluk belirtileri methadone’la daha kötü olabilir. Fakat psikolojik yönden bakıldığında eroin alımı isteği methadone’a duyulan psikolojik alım isteğinden çok daha fazla güçlüdür.
☛ Sentetik olmayan bütün opiat’ ların kaynağı, çıkış yeri olan afyon ya da haşhaş, bilimsel olarak papaver somniferum diye adlandırılır. Gelincik giller familyasından bir bitkidir. Bunun tohumuna çeşitli adlar verilmiştir :
Önemli bir tıbbi bitki olmasına karşın mutfaklara bile girmiştir. Yüzyıllar boyunca ekimi yapılmıştır. Haşhaş tarımının ilk kez nerede ne zaman başladığı kesin olarak bilinemiyor. Bazı yazarlara gore bu yer akdeniz bölgesi, Anadolu ile Mezopotamyadır. Türklerin eski anayurdu olan Orta Asya da haşhaş tarımı yaptıkları, göçlerle buradan yayıldığı da düşünülmektedir. Ancak Etiler zamanında Anadoluda haşhaş tarımı yapıldiği, gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkarılmıştır.
Günümüzde, Türkiye dışında yasal afyon tarımı yapılan bölgeler ağırlıklı olarak Afganistan, İran, Pakistan (Altın Hilal), Birmanya, Laos, Tayland (Altın Üçgen), Tasmanya, Venezuella, Meksika’ dır.
Anadoluda çok çeşitli haşhaş gruplarına rastlanır. Memleketimizde yetiştirilen haşhaş başlıca iki alt türe ayrılır : 1)Papaver somniferum alt tür anatolicum (kör haşhaş) ; 2) Papaver somniferum alt tür spontaneum (açık haşhaş).
Anadolu insanının yüzlerce yıldır özgürce ekip biçtiği, dilediği gibi değerlendirdiği haşhaş, özelliğnden ötürü dünyanın dört bir yanında ünlenince, 1933 yılından başlayarak devlet üretimini kontrolü altına aldı. ABD’ de 1971 yılında uyuşturucu kullanan kişi sayısının artmasının nedenini Türkiyede yetiştirilen afyon bitkisinde bağlayan ABD yetkilileri, Türkiye üzerine baskı yaparak Türkiyedeki haşhaş üretimini yasaklattılar. Üç yıl süreyle Türkiyede haşhaş ekilmedi. Bu üç yıl süresince ABD’ de eroin tüketiminde bir azalma da görülmedi. Bunun üzerine 1974 de Bülent Ecevit hükümeti işe el koyarak haşhaş ekimini tekrar serbest bıraktı. Bu gün 15 il ile 50 ye yakın ilçede haşhaş ekimi yapılıyor. (Burada neden – sonuç ilişkisine ne kadar dikkat edilmediğine; dolaylı olarak, ardında kötü maksatlı özel bir düşünce yoksa, Amerikalı dostların zekalarının ne denli geri kaldığını dikkatinize sunarım).
Yeniden afyon tarımının başlamasıyla Afyon ilinin Bolvadin ilçesinde 1976 yılında bir alkoloid fabrikasının temeli atılarak, beş yıl sonra üretime başlandı. Bu alkoloid fabrikası ürettiği morfinden yılda 50 milyon dolarlık dış satım gerçekleştirmektedir. Müşterileri, yasal uyuşturucu ticaretinde yüzde 75 payı olan ABD ile ingilterdir. Ayrıca Asya, Avrupa, öteki Amerika devletleri ile Afrika ülkeleri de bu fabrikadan morfin alıyorlar. Dünyada bundan başka sadece baz morfin üreten fabrika bulunmamaktadır. Yasal uyuşturucuda dünya piyasasının yüzde 30 unu karşılamaktadır.
Türkiye dışında afyon tarımı yapan ülkeler, ağırlıklı olarak, Hindistan, Pakistan, Afganistan (dünya isteminin ¾ ü kadar, ama büyük bölümü yasa dışı), Tasmanya, güney doğu asya ülkeleri, Venezüella, Meksika’ dır.
Olgunlaşmış afyon bitkisi meyvesinin diş yüzü keskin bir bıçakla çizilir. Buradan süt gibi bir akıntı olur. Sonradan okside olup rengi ile kıvamı koyulaşan bu ham kauçuk (latex) benzeri madde kazınarak meyve üzerinden alınıp ötekilerden alınanlarla bir araya getirilerek afyon “ somunu “ elde edilir. Bu ham afyondur. Somun fabrikada kimyasal süreçlerden geçtikten sonra baz morfin elde edilir. Morfinden de eroin, kodein ile benzeri alkoloidlere varılır.
☛Lysergic aside diethylamide (LSD) nin çıkış maddesi doğada çavdar mahmuzu’nda (ergot) bulunur. Yarı sentetik olarak üretilen LSD ilk kez İsviçre kimyasal fabrikası Sandoz’da çalışan Albert Hofmann tarafından 1938 yılında tahıl paraziti bir fungus olan ergot’dan sentezlenerek elde edildi.
Bunun bilinç değiştirici bir özelliği vardır. Alanların dünyayı algılama biçimi değişir. Örnekse, ışık daha parlak görünür. Renkler koyu olarak algılanır. Sesler ya yüksek ya da alçaklaşır. Resimlerin biçimi değişir. Sanrı (halüsinasyon) olgusu vardır. Bazılarına sanki kendi vücutlarını terk ediyormuş gibi bir duygu gelir.
LSD aslında kristal biçiminde olmasına karşın, pazarlamada genellikle damıtılarak kağıtlara emdirilmiş olarak satılır. Hap biçimi de vardır.
Horortrip (korkulu, karabasan rüyalarında olduğu gibi, gerçekte olmayan korkunç şeyler görme) anlatması zor, feci bir durumdur. Korktuğu şeylerden kaçmaya çalışırken otomobil altında kalanlar ya da yüksek bir yerden düşenler olmuştur. Uçabileceğini ya da su üzerinde yürüyebileceğini zannedenlere rastlanmıştır.
☛Eski İspanyol kaşifleri, Güney Amerika yerlilerinin koka yapraklarını çiğneyerek yorgunluğa karşı koyduklarını aktarırlar. Koka bitkisinin tibbi amaçla kullanılabileceği ilk kez 1569 yılında yapılan bir yayında bildirildi. Albert Neiman, 1860 yılında kokaini, koka yapraklarından ayırarak bunun aneztezlk etkisini anlattı. Sigmund Freud de 1884 yılında alkol ile morfin bağımlılarının sağıtılması için kokaini önerip kullandı. Fakat, ne yazık ki bu hastaların pek çoğu kokain bağımlısı olmuştur!!..
Kokain, beyaz kristal biçiminde bir tozdur. İnce sofra tuzu görünümündedir. Koka bitkisi yapraklarından elde edilir. Koka alkoloidlerinden elde edilen ekgonin’den yarı sentez yapma yoluyla üretilir.
Sokakta satılan kokain hiç bir zaman saf değildir. İçine çeşitli maddeler katılmıştır. Kullananlar genellikle kokain’I burunlarına çekerek tüketirler. Hiç bir zaman enjekte edilmemelidir. Çünkü bu çok tehlikelidir. Kokain uyarıcılar küme’sine girer.
Etkisi çok çabuk, alındıktan saniyeler sonra başlar. Ancak kısa surer. Uygulandığı bölgelerin duyarlılığını yok eder. Göz bebeklerini büyütür, damarları daraltır, yüksek dozda kan basıncını da yükseltir. Etkisinin yarım saati geçtiği ender olarak görülür. Etkileri arasında aşırı sevinç, zevklenme, aşırı uyarılma, neşelenme, olur olmaz şeylere gülme, saçmalama, dans etme dürtüsü, iştahsızlık, kalb atım hızının artması bulunur. Ancak bu kısa süreli kendini yükseklerde hissetme halini birdenbire çöküntü, kendini kötü hissetme, depresyon, paranoid duygular, demek ki yoğun bir iniş izler.
Bazıları bu düşüşü önlemek için daha da fazla kokain almayı denerler. Ancak bu sonradan durumu daha da kötüleştirir. Çok fazla alanlarda acaip davranış biçimi, dahası şiddete eğilim gözlemlenir. Bir sure uyuduktan sonra uyanan kişi kendini yorgun, sinirli hisseder. Kokain psikolojik bağımlılık yapan bir maddedir. Başka uyuşturucu maddelerin kullanımına götürür. Devamlı olarak buruna çekilmesi sonucu burun bölmesi delinir. Kilo kaybı görülür.
Crack denilen biçimi daha saf olup daha fazla kokain içerir. Kabartma tozu (hamur işi yiyeceklerde kullanılan) ile kokain karıştırılarak elde edilir. Kokaini bir ya da iki kez deneme bağımlılık yaparak maddeyi özlemeye yol açabilir. Neşelendirici, zevk verici etkisi sadece 5 dakika surer. Bunun arkasından 20 dakika içinde terleme, kas çekilmeleri, yorgunluk, çöküntü gibi etkiler gelir. Öteki uyuşturucularla birlikte alınması ölüme neden olabilir. Yüksek tansiyon ile kalb sorunları olanların çok daha fazla dikkatli olmaları gerekir. Piyasada Rock denilen, küçük içmeye hazır dozlarda satılır.
☛Esrar çok yeğin bir beyin zehiri olup, özellikle zekayı etkilediğinden “zeka zehiri” de denir. Kenevir bitkisinin bilimsel adı Cannabis Sativa’ dır. Esrar bu bitkiden elde edilir. Bitkinin taze uç yaprakları ile tomurcukları kesilip kurutulduktan sonra parçalanarak ya da sıkıştırılıp levhalar haline getirildikten sonra satışa sunulur.
Kullanımı ya sigaraya sarılarak, ya pipo (lüle), nargile gibi araçlara konularak tütün gibi içilerek yapılır. Daha başka bir yol, bundan alınan bir parçanın yanmakta olan mangala atılarak bunun dumamnını solumaktır. Esrarın uyuşturucu özelliğinden sorumlu olan kimyasal bileşik tetrahidrokannabinol’ dür. Buna kısaca THC diyoruz.
En etkili esrar, bitkinin tomurcuklarıyla yapraklarından alınan siyah-kahverengi reçinemsi maddenin kurutulmasıyla elde edilir. Buna haşiş ya da haş denilmektedir. Esrara tolerans gelişir. Psikolojik bağimlilik yapar. Fakat fizyolojik bağımlılık yaptığına ilişkin kanıtlar güçlü değildir.
Çabuk sinirlenme (irritabilite), huzursuzluk, iştahsızlık ile hafif bulantı gibi yoksunluk belirtileri, yüksek doz esrar kullananlarda madde kullanımı aniden kesildiğinde görülür. Sigara gibi içildiğinde yalancı neşe (euphoria) verme etkisi dakikalar içinde görülür. Yaklaşık 30 dakika içinde en yüksek noktaya ulaşır. Bu etki 2 – 4 saat surer. Esrar ağızdan yiyeceklerle de alınabilir. Bu durumda aynı etkiyi elde edebilmek için 2 – 3 kat daha fazla alınması gereklidir. Kullanımı sırasında göz kanlanması, kalbin hızlı atımı, iştah ile ağız kuruluğu gözlenir. Aniden gelen korku, izlenme sanısı ortaya çıkabilir.
Esrar vücutta yağ dokusunda birikir ( özellikle beyin ile üreme organlarında ) bu nedenle zararlı etkileri daha yüksektir. Bellekte kayıp, öğrenme bozukluğu, solunum sistemi bozukluklarına neden olabilir. Birikme özelliğinden ötürü vücutta çok uzun bir sure, ortalama olarak 2 ay kadar kalır.