DÜŞ GÖRMEK GEREKLİ MİDİR?…..(3 üncü kitaptan)

Bir ruh hekimi, “insanlar düşlerindeki simgelerin gerçek anlamlarına ulaşıp onların anlamlarını çözebilseler, yeryüzünde akıl hastalığı kalmazdı” Demiştir.

Bu sözler bizim üç konuya yakından bakmamızı gerektirmektedir :

1) Düşlerde gördüğümüz anlatımların simgelerden oluştuğu,

2) Bu simgelerin gerçek anlamlarını bilemediğimiz,

3) Düşlerimizdeki simgelerin akıl sağlığı yönünden çok önemli olduğu.

Bu konuların üçünün de yanıtları psikiatri bilim dalı içinde bulunmaktadır. Ama, herşeyden önce neden zorunlu olarak uykuya gereksinim vardır? Sorusuna yanıt aramakla işe başlayalım.

Yapılan bilimsel araştırmalar sırasında 10 gün süreyle uyumalarına engel olunan farelerin (özellikle REM uykusu yoksunluğu) öldükleri görülmüştür. Buna koşut olarak, gönüllü insan deneklerinde, REM uykuları sürekli olarak uyandırılma yoluyla önlenmiş, demek ki düş görmelerinin önüne geçilmiş. Sonuçta bir hafta sonra bu denekler delirium (geçici ağır idrak bozukluğu) belirtileri göstermeye başlamışlardır. Burada dikkat edilmesi gerekli özellik, deneklerin dinlenme ile yenilenme sağlandığı söylenen NREM uyku dönemini gereği gibi yaşadıkları gerçeğidir.

Bir başka önemli nokta, düşlerinde sürekli korkutucu karabasanlar görüp uykuları bozulanlar, bu yüzden iyi işleyen bir uyku düzeni olmayıp uykusuz kalanlarda, deneysel olarak düş görmeleri önlenen kişilerdeki belirtiler görülmemesidir. Bunlar en fazla kendilerini bitkin hissederler. Bunun bir tek açıklaması olabilir : Çünkü karabasan da olsa onlar gene de düş görmektedirler.

Bu deneylerin kesinlikle gösterdiği gerçek, uykunun yaşamda olmazsa olmaz, yaşamsal, gerekli bir olay olduğu gibi, uykuda görülen düşlerin de aynı niteliği taşıdıklarıdır..

Bundan önceki bölümde, uykunun yaşamda sadece bir dinlenme ya da yenilenme dönemi olamayacağına açıklık getirmeye çalişmıştık. O halde geriye bir tek koşul kalıyor. O da uykunun DÜŞ GÖRMEK İÇİN , yalnız bunun için zorunlu olduğu gerçeği…

Bu yargı çarpıcı olduğu kadar, bu güne kadar pek sözü edilmemiş bir gerçekliktir. Yapılan bütün araştırmalar bu yargıyı dışlarında tutmuş görünüyor. Özellikle son elli yıl için, bir kaç ayrıntı dışında bu böyledir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>