☛Ecstasy, tümüyle sentetik olup, hiç bir doğal madde olmaksızın üretilir. Ecstasy metilamfetaminler sınıfı içindedir. Amfetaminler ile halüsijenik meskalin maddesinin yapısıyla benzerlik gösteren bir klmyasaldır. İlk kez Alman ilaç firması Merck tarafından 1914 yılında sentezlendi.
Bilim adamları once bu maddenin iştah açıcı olarak kullanılabileceğini düşündüler. Fakat sonradan 1970 li yıllarda psikoterapi uygulanan hastalar için uygulanmaya başlandı. Bundan 1986 yılında vazgeçilmiştir. Çünkü ecstasy’nin, hayvan deneylerinde beyin hücrelerinin yıkımına neden olduğu anlaşıldı. Kimyasal yapısı 3,4 methylenedioxymethamphetamine, kısaca MDMA dır.
Beyne etkisi üç aşamada olur :
1- Bir sinirsel aktarıcı olan serotonin’in salgılanmasına neden olur.
2- Serotoninin ortaya çıktığı sinaptik terminallerde onun blokajı sağlanır.
3- Serotoninin bir bölümü de beyinde tüketilir.
Genellikle hap, bazan da kapsül ya da toz biçiminde satışa sunulur. Bunun bir tek tabletinin bile ölüme yol açabileceği bilinmektedir. Etkisi yirmi dakika içinde başlayarak 4 – 6 saat kadar surer. Kullananlar kısa bir sure yaşamın çok güzel olduğunu söylerler. Kalb hızlı atmaya başlar. Bulantı, korku, panik, halüsinasyonlar olabilir. Çok terleme ile ateş yükselmesi sonrası vücudun su kaybetmesi sonucu birdenbire fazla su ya da herhangi bir sıvı içilmesi beyinde ödem, demek ki şişmeye neden olarak ölüme yol açabilir.
☛ Amfetamin, (alpha-methyl-phenetyiamine) sentetik bir uyaran olup, iştahı azaltmak, vücut ağırlığını kontrol altında tutmak, narkolepsiyi sağıtmak gibi düşüncelerle tıpta kullanılır olmuştur. Bu tıbbi konuların dışında sokaklarda satılarak, orta öğretim öğrencileri arasında sıklıkla kötüye kullanılan bir kimyasal görünümündedir.
Amfetaminlerle akut zehirlenme durumunda psikoz, kendini kaybetme gibi belirtilerle birlikte şizofreniyi andırır davranışlar, saldirganlık, ishal, çarpıntı, aritmi, senkop, ateş yükselmesi, reflekslerin artması ortaya çıkarak, sonunda konvülziyon ile koma gelişir.
Uzun sure amfetamin kullananlarda hızla tolerans oluşur. Demek ki, alınan hap sayısının zaman boyunca arttırılması gereksinimi ortaya çıkar. Bu durumda huzursuzluk, endişe (anksiete), çöküntü (depresyon), uykusuzluk ile kendini öldürmeye eğilim görülür.
Amfetamin ilk kez, Berlin Üniversitesinde çalışan Romanyalı kimyager Lazar Edeleaun tarafından 1887 yılında sentezlendi. Bunun deneysel tıbbi kullanımı 1920’ lerde başlar. Dünyanın bir çok ülkesinde Benzedrin adıyla 1920’ lerin sonlarında piyasaya sürüldü. İlaç olarak bir çok ülkede, askeri kaygıyla özellikle hava kuvvetlerinde yorgunluğu yenip dikkati uyanık tutmak için kullanılmıştır. Daha sonra alışkalık yaptığı, yapılan yayınlarda görülmeye başlanınca, 1959 da artık reçeteyle verilmeye başlandı. Buna karşın yasal olmayan kullanımı yaygınlaşmıştır.
Amfetaminler bazı kamyon sürücüleri, yapı işçileri, fabrika işçileri arasında çok tutulmuştur. Bu kimyasallar “ beyaz yakalı “ dediğimiz çalışanlar arasında da kullanılır olmuştur. Öğrenciler de bunları kullandı. Bizler Tıp Fakültesinde okuduğumuz yıllarda, özellikle 1949 – 1952 yılları arasındaki kuramsal derslerin sınavlarına hazirlanabilmek, geceleri uyanık kalıp ders çalışabilmek için birer tablet Benzedrin alırdık. Çünkü, bilindiği gibi, Tıp Fakültesi derslerinin hemen hepsi ağır yüklü programlardan oluşuyordu.
Amfetaminler, nöroepinefrin ile dopamin’ I sinir uçlarında açığa çıkarır. Ayrıca sinaptik veziküllerden serotonini açığa çıkarır. Böylece sözü edilen ortamlarda artatan niceliklerde dopamine ile norepinefrin toplanarak nöronlar arası uyarı aktarımı işlemini çoğaltırlar.
Kısa süreli fizyolojik etkileri iştahın azalması, dayanıklılığın artması, fiziksel ednerjinin artması, cinsel dürtünün fazlalaşması, istem dışı vücut hareketlerinin oluşması, solunum hızının artması, hiperaktivite, bulantı, kaşıntı, derinin ıslaklaşması, kalb atım hızının çoğalması ile aritmik kalb atımlarının varlığı, baş ağrısı gibi durumlardır. Yorgunluk doz aralıklarının ufaltılması sonucu gelişir.
Uzun sure kullanım ya da doz-aşımı sonunda titreme, huzursuzluk, uyku biçiminin değişmesi, deride uygun olmayan gelişmeler, reflekslerin artması, hızlı solunum, gastro-entestinal daralma ile bağışıklık sisteminin zayıflaması ortaya çıkar. Yorgunluk ile yıkım (depresyon) aşırı uygulama döneminden sonra görülür. Penis sertleşmesindeki kusurlar, kalb problemleri, felçler ile karaciğer, böbrek, akciğer bozukluklarına uzun kullanım sonucu varılır.
Kısa süreli psikolojik etkiler uyanık kalma, yalancı neşe (euphoria), yoğunlaşmanın artması, hızlı konuşma, güvenin artması, nistagmus, sanrılar (halüsinasyonlar) ile kullanımdan sonraki gece REM uykusunun kaybı olarak sıralanabilir.
Uzun süreli kullanımda ortaya çıkan etkiler uykusuzluk, şizofreniye benzer zihinsel bozukluk, saldırganlığa eğilim gibi belirtilerdir.
Bunların dışında bağımlılık yapan bazı başka maddeler de vardır. Bunlar, tinerci çocukların kullandığı uçucu maddelerden, doğada yetişen bazı mantarlara kadar uzanan, geniş bir yelpazeyi doldururlar :
☛ Hidrokarbon kökenli zaralılar, çocuklarca “ kafa bulmak “ için koklanan her tür kolay bulunan ev ürünleridir. Ortalama koklama yaşı 13 tür.
Model uçak zamkları, aseton, tiner, zamk, temizleme solventleri, temizlik sıvıları, saç spreyi, benzin, gaz, sprey biçimindeki boyalar, leke giderici spreyler, oda kokusu spreyleri, klima Freon gazı vb. Ürünler burna çekilerek, koklanarak kullanılır. Bunlar vücut işlevlerini yavaşlatılar. Kullanan uyarılır, başı döner, denetimsizleşir, güler, dahası saldırgan davranış sergiler.
Koklanan maddeler ağır beyin, sinir sistemi hasarlarına yol açar. Böylece, akıl bozukluklarıyla bedensel bozukluklara neden olur. Bu maddeler, aşırı düzeyde oksijen açlığına neden olduklarından, bir kez bile kullanılmalarında bazan bayılma ile ölüme yol açabilirler. Buna ani koklama ölümleri denir. Zamanla gittikçe artan dozda koklamaya gereksinim duyulur. Bu kişiler yoğun, ağır hasar tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.
Olumsuz etkileri şöyle sıralanabilir : Baş ağrısı, kas zayıflığı, karın ağrısı, ani davranış değişiklikleri (saldırgan, vahşi davranışlar), el ile ayaklarda uyuşma, koku duyusu kaybı, bulantı, burun kanaması, karaciğer-akciğer-böbrek hasarları, beyinde hasar, vücutta tehlikeli ölçüde kimyasal denge bozuklukları, yorgunluk, eşuyum bozukluğu, iştah kaybı, kalb ile solunum hızında azalma, kilo kaybı, koma, ölüm.
☛ Nitratlar küçük şişeler içinde satılır. Buharı doğrudan bu şişeden solunur. Kimyasal yapısı amil, butyl ya da izobutil nitrattır. Amil nitrat tıpta angina pectoris ile kalb problemlerinin sağıtılması amacıyla kullanıldı. Butil nitrat oda koku giderici spreylerinde kullanılmaktadır. Damar genişletme özellikleri vardır. Damarların açılmasına, kalbin daha hızlı atmasına, beynin daha fazla kanlanmasına neden olur. Yüzde kızarıklık (rush) oluşur. Baş dönmesi, hafiflik, olgunluk ile ciddiliğin kaybı, zonklayıcı baş ağrısını başlatabilir. Etkileri sadece bir kaç dakika surer. Uzun sure sık sık kullanımında tolerans gelişebilir. Nitritlerin koklanması sonucu, uzun dönemde psikolojik ya da fiziksel hasar oluştuğunu gösteren bir kanıt yoktur. Nitritlerin fazla alımı kandaki oksijenin indirgenmesine, demek ki bloke olmasına yol açar. Bu da ölüme ölüme neden olabilirse de genellikle maddenin yutulması durumunda söz konusudur.
☛ Anabolik steroidler ağızdan ya da kas içine enjekte edilerek alınır. Hiç bir zaman damara enjekte edilmemelidir. Bunlar sıklıkla başka bir kimyasal ile birlikte kullanılır. Buna yükleme ya da istif denir. O kadar çok taklitleri ya da sahteleri yapılmıştır ki hangisinin gerçek olduğunu anlamak çok zordur. Anabolik steroidler doğal erkeklik hormonu “ testesteron “ un etkisini taklit eden kimyasallardır. Sıklıkla kullanılanları Anavar, Sustsnon ile Dianabol’ dür. Kişiler bunları değişik nedenlerle kullanırlar. Örnekse, kas kitlesini arttırmak, dayanıklığı fazlalaştırmak, daha güç vücut çalıştırması (antrenman), Bu çalışmadan sonraki toparlanma dönemini kısaltmak
Anabolik steroidlerin çok sayıda yan etkileri vardır : Akne (sivilce) gelişimi, sarılık, karaciğer tümörleri, kalb atağı ile felç riskinin artması, değişken ruh hali ile saldırganlık, büyümenin durmasıyla kısa boyluluk, erkeklerde infertilite (kısırlık), testislerde küçülme, kadınlarda ses kalınlaşması, vücut kıllarının çoğalması, klitoriste büyüme.
Kadınlardaki bazı yan etkiler kalıcı olabilir. Steroidlerinbağımlılık yapıcı olduğunu anlatan yayınların sayısı gittikçe artmaktadır. Terk edildiklerinde yoksunluk belirtileri ortaya çıkabilir.
☛ Benzodiazepinler, genellikle kapsül ya da tablet biçimindedir. Değişik kimyasal yapıda çeşitli isimler alırlar : Diazepam (Valium), Lorazepam (Ativan), Nitrozepam (Mogadon), Temozepam.
Bunlar endişeyi azaltmak, uykuya dalmayı kolaylaştırmak kas gevşetici etkisi nedeniyle hekimlerin reçeteye yazdıkları yatıştırıcı (sedatif) ilaçlardır. Bazan uyarıcı ilaçların etkisini dengelemek için ya da alkol eroin gibi uyuşturucularla birlikte reçete edilmeksizin yasa dışı olarak kullanılmaktadırlar. Bazı kullanıcılar bunları enjeksiyon yoluyla alır.
İlacın etkisi zaman boyunca azalarak, örnekse iki haftalık sürekli kullanımdan sonra istenilen sonuç alınmayabilir. Uyku hapı olarak 4 aylık uygulamadan sonra endişe giderici etkisi kaybolabilir. Bazan sürekli uyku hali, unutkanlık, zihin karışıklığı, depresyon ile sindirim problemleri gibi yan etkiler oluşmaktadır. Bazı kullanıcılar da aşırı-uyarılmlş hale gelebilir.
Benzodiazepinler bağımlılık yaparlar. Uygun olmayan kullanımlarında şunlar oluşabilir : Tolerans, yoksunluk belirtileri ki endişe, uyku problemleri, panik atakları, bulantı, ani yeğin konvülziyon, biliçsizlik nöbetleriyle nadir olarak sanrılar.
Alımı bıraktıktan sonra ilaç vücutta uzun sure kalır. Yoksunluk belirtileri aylarca sürebilir. Alkol ya da eroin gibi maddelerle birlikte alınmadığı sürece doz aşımı ender olarak öldürücü olur.
☛ Rohypnol’ e RVFI de denir. Valiumdan 10 kez daha güçlü bie sakinleştirici, uyku ilacıdır. İçeceklerde çözüldüğünde varlığı anlaşılmayan, tadı kokusu olmayan bir ilaçtır. ABD de yasaklanmıştır, reçeteyle bile satılamaz. Buna karşın 60 kadar ülkede yasal olarak reçeteyle uykusuzluğun sağıtılması amacıyla satılmaktadır. ABD de tümüyle yasaklanmasının nedeni bu ilaç kullanılarak yapılan cinsel tecavüzlerin büyük boyutlara ulaşmış olmasıdır. Bunu LaRoche firması üretiyor. Rohypnol uyku, gevşeklik, sarhoşluk duygusu yaratır. Etkisi 2 – 8 saat saat surer. Olumsuz etkileri, doza bağlı olarak uyanık ama felç olmuş gibi kalmak, geçici olarak belleğin tümüyle kaybı, bayılmalar, korkusuz-saldırgan olma duygusu, bağımlılığın oluşması, baş dönmesi ile denge bozulması (vertigo), bulantı, kas hareketleriyle konuşmada zorluk gibi belirtilerdir.
☛ PCP – Phencyclidine, yasa dışı uyuşturucu dünyasında tabletler, kapsüller, renkli tozler halinde bulunur. Beyaz kristal toz biçiminde, çok acı bir tadı olan maddedir.
Genelde üç kullanım yolu vardır. Burna çekilir, sigara gibi içilir ya da yenir. PCP sigara gibi içildiğinde nane, maydanoz, kekik, tütün ya da marijuana gibi yapraklı ürünlerle birlikte kullanılır. PCP kullanan pek çok insan bunu bunu bilmeden alıyor olabilir. Çünkü PCP bir katkı maddesi olarak da kullanımdadır. Marijuana, esrar, LSD ile metamfetaminlere katılmaktadır.
PCP nin yarattığı “ kafa bulma “ etkisi 2 – 4 saat kadar sürerse de, bu etkiler zayıflayarak gün boyu devamlılık gösterebilir. Dahası 2 – 3 gün sürebilen kalıntı etkileri görülebilir.
PCP 1959 da, damar içine verilen anestezi ilacı olarak geliştirilmiştir. Daha sonra veteriner hekimliğinde de kullanıldı. 1965 yiıinda insanlarda tıbbi amaçla kullanımına son verildi. Çünkü, hastaların anezteziden çırpınarak çıktıkları, olmayan his ya da görüntüleri algıladıkları (delution), mantıksiz-us dışı oldukları görüldü.
Şimdilerde, PCP kaçak yeraltı laboratuvarlarında yasa dışı olarak üretilmektedir. Bu madde büyüme, gelişme hormonlarını etkileyerek bunların işlevlerini durdurur.
Olumsuz etkileri : Sanrılar, insanın kendi bedeninden ayrılıyormuş gibi hissetmesi, bozulmuş motor eşuyumu, aslında olmayan acıları-ağrıları hissetme, depresyon, endişe, zlhin bulanıklığı – nerede, kim olduğunu bilememek – , korku, paranoya, saldırgan davranışlar, solunum felci ile gelen ölüm.
Genelde PCP şizofrenideki ilk belirtileri taklit eden etkileri göstermektedir.
☛ Doğada yetişen bazı tür mantarlar sanrıya (hallüsinasyon) yol açan kimyasalları içerir. Bu maddelerin kimyasal yapısı Psilocybin ile Psilosin’ dir. Genelde Meksika ile Orta Amerikada yetişmekte olan bu mantarlar, yerli halkın törenlerinde, binlerce yıl boyunca kullanıldı.
Kurutulmuş mantarlarda yüzde 0.4 oranında Psilocybin ile eser miktarda Psilosin bulunur. İki gram kuru mantar yerseniz 4 – 8 miligram bu kimyasallardan alarak, sanrı etkilerini görebilrsiniz. Hafif olan bu etki 6 saat kadar surer. Etkilerin ne olabileceği önceden kestirilemez. Bu, her seferinde mantarların farklı güçte olması, yenilen miktar, kullananın ruhsal durumu ile çevre etkilerine gore değişmektedir. Yendikten sonra kusma duygusu oluşur. Etkiler LSD alımında olduğu gibidir. Ama ona gore çok hafiftir. Dokunma, görüntü, ses ile tad alma biçiminde, değişik uzantılarda sanrılar oluşur.
Kendimizi neyden, nasıl koruyacağımız konusunda bilgilendiren bir yazı, teşekkürler