dediğimiz, yaşama kasdeden hastalık, kalbi besleyen koroner atar damarlarından biri yada birkaçının, bir ateroma plağı ile daralmasından sonra, bu bölgede birden bire oluşan bir kan pıhtısıyla, damarın bir anda tümden kapanması sonucu ortaya çıkar. Böylece tıkanan koroner atar damarın beslediği kalb kası alanına kan gidemez. Sonuçta bu bölgedeki kas ölüme doğru yol almaya başlar.
Başlangıçta, göğüste “iman tahtası” da denilen sternum kemiği üzerinde, yaygın, çok yeğin, basınç hissiyle karışık bir ağrı hissedilir. Bu ağrı uzun sürmez. Ama ağrının varlığı, kalb kasının henüz ölmediğinin bir kanıtıdır. Kalb kası ölünce, artık ağrı hissedilmemekle birlikte, yaşam sürüyorsa başka aksaklıklar gelişir,
Koroner infarktus geçirenlerin % 60 ında, kansız kalan kalb kası bölgesinin genişliğine bağlı olarak, ne yazık ki, ölüm ilk bir saatin içinde gelir. Hasta bu ilk saati atlatmışsa, demek ki türlü işlemlerden geçerek, uzman bir hastaneye ulaşabilmişse, yaşama şansı çok büyüktür.
Koroner atar damar, sadece değişik derecelerde ateroma plağı ile daralıp, ama gelişen kan pıhtısıyla tümüyle tıkanmamışsa, bu durumda hasta göğsünde bir yanma hissi ya da değişik yeğinlikte ağrılar duyar. Bunlar onun uzman hekime gitmesine neden olan yakınmalardır.
Yüksek tansiyon hastalığı ise, daha önce de değindiğimiz gibi, çok ince damarların vücutta artması (şişmanlık, 1 kg yağ dokusu 7 mil ince damar eklenmesine yol açar) ya da bu ince damarların, kaslarının kasılarak daralmasına neden olan, kimyasalların salgılanması ya da dışardan alınması sonucu ortaya çıkar. Sözünü ettiğmiz bu ince damarlarda atherosclerose’a bağlı, aterom plaklarıyla daralma, hiç bir zaman olmaz.
Bu durumda, koroner damar tıkanması (miyokard infarktusu=kalb krizi) ile yüksek tansiyon hastalığının, nedenleri birbirinden tümüyle farklıdır. Ancak, koroner damarı tıkanan hastanın, bir de yüksek tansiyonu varsa, kalbin önündeki yük artmış olacağından, kalb bu yükü kaldıramayabilir.
Öte yandan, yüksek tansiyonun, tek başına kalb krizine yol açmayacağı, yukardaki açıklamalardan kolayca anlaşılır. Bu, belki birçok başka zararların yanında, beyin kanamaları ile buna bağlı beyin ödemine neden olabilir. Bu durumda, felçler ile koma, dahası ölümle sonuçlanabilen komplikasyonlara tanık olunacaktır.