Burada yapay zeka başlığı altında bilgisayarlar, bunlar için üretilmiş olan yazılımlar ile robot teknolojisinden söz edilecektir. Bilgisayarlar, bir yanda ön bellekleri (RAM), hard disk’leri, işlemcileri, elektronik devreleriyle, öte yanda günden güne geliştirilen yazılımlarıyla (software) insan beyninin zeka bölümüne öykünmeye çalışmaktadır. Özellikle yazılım konusunda son yıllar içinde çok karmaşık çalışmalar içine girilmiş, başarılı da olunmuştur. Her ne kadar ortaya çıkarılan yapay zekanın insan zekesının bir eşi olduğu savunulsa da yapay zeka insan zekasıyla eşdeğer değildir, şimdilik olamaz da. Bu çalışmanın başlarında insan zekasının yapay zekaya 702 kat üstün olduğu belirtilmişti.
Ne var ki bilgisayarlar ile insan zekası arasındaki ilginç bir benzeşme, yapılan deneysel çalışmalarda gözlemlenmiştir. Bilindiği gibi bilgisayarla çalışıldığı sırada bir program aniden kesilirse, durumu düzeltmek için bilgisayarı yeniden başlatmak gerekir. Bu işlem onun belleğinin yenilenerek eskisi gibi çalışmasını sağlar.
P.M.H, Atwater adında bankacı bir hanımın hamileliği sırasında geçirdiği bir operasyonda kalbi durmuş. Ölümle yaşam arasında gidip gelmiş. Sonunda yaşama dönünce kendini ölüme yakın deneyimlere, araştırmalara adamış. 277 çocuk üzerinde çalışmalar yapan Atwater, ölüme yakın deneyimlerin çocukların zeka yapısı ile yaşama bakış açılarında çok büyük değişimler yarattığını anlatmaktadır. Örnekse, beş altı yaşlarında bir çocuğun cerrahi girişim sırasında kalbi duruyor. Bu çocuk iyileştikten sonra ilkokul birinci sınıfında, yaşıtları okuma yazmayı sökmeye çalışırken, o Yunan mitolojisi okumaktaymış. Atwater’in savına göre sadece zeka düzeyleri değil, yaşama bakış açıları da değişen bu çocuklar yaşama da daha bağlı oluyorlar
Bunlar gerçekse bilgisayar ile insan zekası arasında, işleyiş yönünden büyük benzeyiş vardır.
Elbette biz burada yapay zekayı, merkezi sinir sistemi ya da beynin işlemlerinden bir bölümü olan insan zekasıyla karşılaştırmaya çalışıyoruz. Çünkü beynin zeka işlevi dışında hormonları, enzimleri, elektrolitleri yönetip yönlendirmek, iç organların çalışmalarını düzenleyip sağlamak, duyu organlarını çalıştırmak vb. gibi birbirinden karmaşık işlevleri de vardır. Bir düşünceye göre zeka ya da intellektüel işlevi beynin % 15 i kadar bir bölümüyle yürütülmektedir (Albert Einstein). Beynin geri kalan % 85 lik bölümü, yukarda bir bölümünü sayabildiğimiz işlevler için ayrılmıştır.
İnsan zekasıyla günümüzdeki yapay zekayı, zeka yetilerini temel alarak karşılaştırırsak, bu iki tür zekanın farklarıı görebilmek, bu konuda sağlam bir yargıya varabilmek için en doğru yolu izlemiş oluruz.
Aşağıdaki çizelgede bunu gözlemliyoruz.
ZEKA BİLEŞENİ………………………….. İNSANDA ………………..YAPAY ZEKADA
____________________________________________________________________________________
Çalıştırıcı Bellek (RAM)…………………….Var……………………………Var
BELLEK ya da (HD) ………………………..Var…………………………….Var
DİKKAT…………………………………….Var ……………………………Var (Daha güçlü)
YOĞUNLAŞMA ……………………………..Var…………………………….Yok
USAVURMA
……..Analiz Yetisi………………………..Var ……………………………Yok
………Sentez Yetisi ………………………Var……………………………Yok
İMGELEM…………………………………..Var……………………………Yok
İLETİM HIZI……………………………..20 – 30 m/sn………………..Elektrik Akımı
…………………………………….(Kimyasal + Elektriksel)………..3 milyon kez hızlı
____________________________________________________________________________________
Burada her iki durumda da belleğin varlığını görüyoruz. Ayrıca bilgisayar Hard Diski insan beynine göre bilgileri daha ayrıntılı olarak koruyabilir. Kapasitesi arttırıldıkça, daha da çok bilgi saklayabilir. Ne var ki insan beyninde de olduğu gibi, bazı durumlarda bu bilgileri kaybedebilir. Başka bir deyişle her iki zekadaki bellek, bir çok yönden birbirine çok benzer.
İnsandaki dikkat yetisinden daha güçlü bir dikkat bilgisayarlarda vardır. Binlerce sözcükten oluşan bir metinde var olan tek bir hatayı anında saptayabilir. Oysa insan böyle bir metni sözcük sözcük okumak zorundadır hatayı bulabilmek için. Elbette bu da zaman alacaktır.
Bilgisayarda yoğunlaşma (consentration) yetisi yoktur. Bu açığını güçlü dikkat yetisiyle kapatmaya çalışır. Belki de bu ufak ayrıntının farkında olmayanlar, bilgisayarlardaki keskin dikkat yetisini yoğunlaşma özelliği gibi algilayıp öyle sunarlar. Bilgisayara verilen bir komut ile onu bir konuya yönlendirmeyi de yoğunlaşma gibi kabullenirsek aldanırız. Bu dışardan yapılan bir girişimdir. Burada insandaki beş duyudan gelen uyaranlarla gerçekleşen yoğunlaşmayı da bir dış girişim gibi düşünebiliriz.
Oysa insan beyni bunların dışında tümüyle fikirsel olan, kendi içinden gelen uyaranlarla bir konuya yoğunlaşırak onu incelemeye alabilir. Bilgisayarın o an için üzerinde durup işlediği konuya yaklaşımı da yoğunlaşma olarak kabul edilemez. Çünkü o sırada bilgisayara ne içerden, ne de dışardan bir uyarı girişimi yoktur, olamaz da. Ama insanda bu tür girişimler, uyarmalar yoğunlaşma sırasında sürekli olarak vardır. Bunlara karşın, dışardan gelen uyarılara kendini kapatıp bir konuya yoğunlaşabilmektedir. İşte bu yüzden bu yetiye, haklı olarak yoğunlaşma yetisi denilmiştir.Bu insanla bilgisayar arasında bulunan başlıca büyük ayrımlardan bir tanesidir.
Yapay zeka dolaylarında bilgi verenler, bu tür zekada usavurma yetisinin varlığından sıkça söz ederler. Bu yeti bulunmakla birlikte insanınki gibi olmadığını da eklerler. Ancak bilgisayarlarda usavurma (raisoning) yetisi, buna bağlı olarak da analiz ile sentez yetileri bulunmaz. Bu açığı üretilen sayısız yazılımla kapatmaya çalışmışlardır. Ama insandaki düzeye çıkarabilme olanaği bulunamamıştır.. Zira bu yetiler insan zekasındaki yaratıcılık özelliğinin temelidir. Yaratıcılığa bir anlamda bu yoldan geçilerek gidilir.
İmgelem yetisi bilgisayarda hiç yoktur. Bu yazılımlar aracılığı ile de elde edilebilecek bir yeti değildir. Ama araya bir insan girerse belki olabilir. Fakat bu da oyunu bozar. Beklenen bilgisayarın kendi kendine düşleme yapabilmesidir. Bu yeti de yaratıcılığı gerçekleştirmeye yarayan bir özelliktir. Sadece insana özel bir yetidir.
Nöronlar arası bilgi aktarım hızı, bilgisayarda elemanlar arası bilgi aktarım hızı demektir ki insanda olandan 3 milyon kez daha hızlıdır. Çünkü bu kablolar boyunca ilerleyen elektrik akımı hızıdır. İnsanda nöronlar arası uyarı aktarımı başlıca kimyasal olarak, bunun yanı sıra yer yer elektrik akımı biçiminde gerçekleştiğinden karşılaştımaya olanak vermeyecek kadar yavaş olur. Ne var ki hızlar arasındaki bu uçurum insan zekasına bir şey kaybettirmez, ama yapay zekaya bir şeyler kazandırır. Belki de bilgisayardaki pek çok veriyi bir anda inceleyebilme özelliği bu iletim hızına bağlıdır. Kuşku yok ki bu bir üstünlüktür. Örnekse satranç oyununda pek işe yarar. Satranç dahilerinin bilgisayar önünde zorlanmalarına bu yüzden şaşmamak gerekir.
Gözlemleneceği gibi yapay zekada, bu günkü günde insan zekasına göre dört önemli yeti eksiktir. Var olanlar ise insana göre daha güçlüdür. Yer yer bu güçlülükle olmayan yetilerin açığını kapatmaya çalışır. Ancak bu insan zekasına ulaşmasına yetmez. Buna ulaşabilmek için yapay zekaya yoğunlaşma, usavurma (analiz+sentez), düşleme yetilerinin de eklenmesi gerekir.
Belki yapay zeka oluşturmak için yazılım üretmeyle uğraşanlar karşılarına insan zekasının hangi öğelerden oluştuğunu gösteren çizelgeyi almıyorlar. Böyle yaptıkları gün daha başarılı sonuçlar alacakları açık bir gerçektir. Belki de bunu sağlamak için “Bilgi Mühendisi” denilen uzmanlarla işbirliği içinde olmaları gerekir. Tersi durumda üretilen yapay zekalar, deyim yerindeyse, hep “spastik” kişilik taşıyacaklardır. Fakat yapay zeka konusunda en uç noktaya varılsa, insan zekasına bire bir yaklaşım elde edilse bile, bu zekayla donatılmış robotlar yeni bir şey keşfetme ya da icadedebilme gücüne kavuşamayacaklardır. Zira bu güce erişmek için, her bilim adamının yaptığı gibi “şüphe etmek”, her varılan noktada “acaba mı?” diyebilmek gerekir ki bu da ancak belli bir karakter oluşumuyla ilgilidir. Karakter ise zekanın çok dışında olan, ancak insan beyninin oluşturabileceği bir varlıktır. Anlaşılacağı gibi psikolojik yapı bir gerekliliktir. Bunu robota verebilme olanağı varmıdır?.. Sonuçta kusursuzluk ya da yetkinlik için baş koşul insan beynidir.