Uyarı aktarımı için periferik bir organdan beyne kadar giden yolu örnek alırsak, buradaki gidiş yolu :
Periferik organ Periferik nöron dentridi Periferik nöron Periferik nöron aksonu Ara nöron dentridi Ara nöron Ara nöron aksonu Beyin nöronu dentridi Beyin nöronu
Biçiminde bir zincir yapar. Bunu deriden başlayan hissi bir uyarı olarak düşünürsek, beyın nöronuna varan uyarı orada işlem görerek motor nöronlara aktarılır. Sonra ters yönde tekrar yola çıkarak bu kez örnekse bir kas gurubuna, gerekli işlemin yapılması için ulaşır.
Bu yol üzerinde uyarı aktarımı kimyasal + elektriksel olarak gerçekleşir. Dokularla organlarda yürütülmekte olan işlevler bir takım karmaşık otomatik kimyasal reaksiyonlar sonucu ortaya çıkar. Kimyasal reaksiyonların olabilmesi için sıvi ortam ile belli bir ısıya gereksinim vardır. İşte bu yüzden, değişik dokularda ufak farlılık göstererek, insan beden yapısının % 70-75 i sudan oluşmuştur. Gene aynı nedenle vücut iç ısısı, normalde sabit olarak 37 C dolayında tutulmaktadır. Sinir sistemi için de durum aynıdır. Burada da uyarıların oluşumu ile sinirler yoluyla bir yerden ötekine aktarılmaları özdevinimli (otomatik) kimyasal + elektriksel işlemler sonucu gerçekleşir.
(Bir önceki makalede sözü edilen, çok uzun süre, derin dondurma ile uyutma yöntemininin sakıncaları yukardaki paragrafta açıkça görülüyor)
Nöron içinde bir uyarı oluşunca önce choline ile acetyl coenzim’den, choline-O-acetyl transferanz aracılığıyla, acetylcholine üretilir. Bunun % 80 i özel vesiküller içine yerleştirilmiştir. % 20 si de aksoplasma içinde erimiş durumdadır. Tepkisiz durumda Akson ya da dentrit zarlarıinin dış yüzü (+) elektrikle, iç yüzü (-) elektrikle yüklüdür. Ayrıca bu zarlarda 0.4 n.m. çapında delikler bulunur. Bunlar uyarılmamış hücrede kapalı kalırlar. Uyarı oluşunca asetylcholine Na+ kanallarını oluşturur. Bu etki ile hücreler arası boşluktaki Na+ iyonu açılan deliklerden hücre içine geçer, K+ hücre dışına çıkar. Bu hareketlenme hücre zarının hemen iç tarafında (+) elektriklenmeye neden olur. Ama Na+ pompası hemen çalışmaya başlıyarak içeri girmiş Na+ iyonunu dışarı gonderir. Akson ya da dentrid boyunca bu işlem ilerler gider. İşte bu elektriksel dalgalanma bir aksion akımının ortaya çıkmasına neden olarak akson boyunca yürür. Aksiyon akımı akson ya da dentrid’in dış yüzeyine yakın ilerler. Bu iletken telde ilerleyen elektrik akımı için de böyledir. Telin çapı ne olursa olsun elekteronlar elektrik akımını meydana getirmek üzere telin dış yüzüne yakın alanda akarlar.
Akson ile dentrid’lerin ağızlaştığı bölge olan synapsus’a gelindiğinde, bu polarizasyon voltaj değişimine bağımlı olan Ca++ kanallarının açıılmasına neden olur. Ca++ plazma içine geçmeye başlar. Bu işlemde synapsus’u sarmalayan asteroid hücrelerin uzantılarının rol aldığı söylenmektedir. Repolarizasyon Ca++ kanallarını kapatır. Ca++ iyonunun terminal aksoplasmaya girmesi acetylcholine’nin meydana gelmesini uyarır. Gerçi bu sonuncu makanizmanın nasıl çalıştığı tam olarak bilinemiyor, ama ortaya çıkan acetylcholine yukarda anlatılan işlemin devamını sağlar. Böylece uyarı akson-hücre-dentrid boyunca ilerleyerek bir yerden ötekine iletilmiş olur. İş bitince açığa çıkmış olan acetylcholine hızla, bir enzim olan acetyl cholino estrraz tarafından inaktiv choline ile acetate’a, hidrolize edilerek, dönüştürülür. Bu sonuncu ham maddeler gereğinde tekrar kullanılmak üzere gerekli bölgelere gönderilirler.
Acethylcholine iki farklı tipte reseptör’e (uyarı alıcı) etki yapar {bu konuda ilerde beynin biokimyası bölümünde daha etraflı bir irdeleme yapılacağını belirterek} :